Archive for Mayıs 2014

KAÇ KART ''80''

Dönemler aşkı aşka özgü çizgilerle çizer. Çiftlerin birbirlerine davranışları, kullandığı kelimeler ve yaklaşım tarzları yaşadıkları dönemin aydınlattığı kadar görünür ya da karanlıktır. Farklı kuşakların aşka ve sevgiye dair söylemleri de farklılık gösterir. Aşk ve sevgi sabit, yaşayanlar ve yaşananlar değişkendir. Günümüzde birçoğunun kullandığı ve yine birçoğunun anlam çıkaramadığı ‘’çıkma’’,çok daha eskilerin ‘’mendil’’ ile kurdukları ‘bağ’. Bu iki dönemin ortasında kalan seksenler. Çıkmanın mendil ile olmadığı, aşkların bir yere çıkmaya, iki güne bitince de mendile mahkûm olmadığı bir dönem. İşte bu dönemde beğeninin en güzel ve mesafeli ifade şeklini bulmuş bir âşık. Bastırdığı kart ile beğenisini açık etmiş bir yürek. Nazik bir talepkar. ‘’evet’’ ile ‘’hayır’’ arasında gidip gelen bir yaşam teknesi. Teknesinin üzerinde kesin,net duran bir kaptan. Ya evet ya hayır’ı bekleyen, aşkta sabır olmaz diye ‘düşünmek istiyorum’ düşüncesini dile bile getirmeyen bir çift göz. Belki de bu durumun en güzel yanı güzelliğe hayran olabilecek bir güzelliğin var olması. Aşk düşünmeye gelmez, aşk ya ‘evet’ ya da hayırdır.

YAZAN: Süleyman Yakupoğlu
27 Mayıs 2014 Salı

IRAK SAVAŞINDAN KALAN YÜZLER (İZLEMELİSİNİZ)

                     
                       


26 Mayıs 2014 Pazartesi

BUNLARI MUTLAKA İÇMELİSİNİZ

ADAÇAYI
Mide va bağırsak gazlarını giderir. Mide bulantısını keser. Hazım sisteminin düzenli çalışmasını sağlar. Boğaz,
bademcik ve dişeti iltihaplarını giderir. Bakterilere, virüslere, mantar hastalıklarına karşı etki gösterir. Göğsü yumuşatır. Astımdaki sıkıntıları geçirir. İdrar ve ter söktürür. Hazım sisteminin daha iyi çalışmasını sağlar. Banyo suyuna katılıp yıkanılırsa; zindelik verir. Günde, 3 kahve fincanından fazla içilmemelidir.

ANASON ÇAYI
Hazmı kolaylaştırır, iştahsızlığı giderir. Yemeklere karşı görülen tiksintiyi giderir. Mide ve bağırsak gazlarını giderir, idrarı arttırır. Kusmaları önler. İshali keser. Adet kanamalarının düzenli olmasını sağlar. Anne sütünü arttırır. Sinirleri yatıştırır. Uykusuzluğu giderir. Migren ağrılarını keser. Beyin yorgunluğunu giderir. Kalbi kuvvetlendirir. Kan dolaşımın düzenli olmasını sağlar.

ÇAKŞIR ÇAYI
Cinsel gücü arttırıcı ve iştah açıcı etkisi vardır. Şeker düşürücüdür.

EBE GÜMECE ÇAYI
Solunum sistemi tahrişleri ve iltihaplarında koruyucu olarak kullanılır. Üst solunum yolları enfeksiyonları bronşitte göğüs yumuşatıcı, balgam söktürücü ve öksürük kesici özelliğe sahiptir. Ağız mukozası hastalıkları, faranjit, bronşit, soğuk algınlığı astım ve gripte faydalıdır.

ELMA ÇAYI
Besin değeri yanında, nefes darlığı ve kalp hastalıklarına karşı koruyucudur. Vücuttaki toksinlerin atılmasında
yardımcı olur. Bağırsakları temizler, karaciğeri besler, sinirleri ve adaleleri kuvvetlendirir. Bedenin ve zihnin yorgunluğunu giderir. Böbrekteki kum ve taşların düşürülmesinde yardımcı olur, kanı temizler, hazmı kolaylaştırır. Ateşi düşürür.

ENGİNAR ÇAYI
Karaciğer ve böbrek yetmezliğinde faydalıdır. Sarılık ve hepatit hastalıklarında, aşırı şişmanlıklarda, kurdeşende, romatizma ve egzamada, kan dolaşımını düzenlemede faydalıdır. Kolesterolün sebep olduğu damar sertliğinde, kalp sancıları, enfarktüs, beyin kanamaları gibi rahatsızlıkları önleyicidir.

ISIRGAN ÇAYI
İdrar arttırıcı özelliğe sahiptir. Organizmanın yıkım ürünlerine temizleyici metabolizmayı uyarıcı ve kuvvet verici, idrar yolları iltihabında ödem çözücü özelliğe sahiptir. Toksin atıcı, bakterilere karşı koruyucu etkisi vardır. Kalbe faydalıdır.

KEKİK ÇAYI
Bakterilere karşı etkisi bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir. Balgam söktürücüdür, kuru ve balgamlı
öksürüklerde rahatlatıcı etkisi vardır

MELİSSA ÇAYI
Yapraklar yatıştırıcı, mîdevî, gaz söktürücü, terletici ve antiseptik etkilere sâhiptir. Huzursuzluk ve sıkıntıları giderir. Hafıza zayıflığına faydalıdır. Baş dönmesi ve kulak çınlaması gibi şikayetleri keser.

NANE-IHLAMUR ÇAYI
Organizmanın savunma gücünü arttırarak ateşli soğuk algınlıklarını kısa sürede giderilmesinde etkilidir. Uykusuzluğa iyi gelir. Spazm gidericidir. Kan dolaşımını düzenleyerek migren ağrılarının giderilmesine faydalı olur. Göz çapaklarının giderilmesinde faydalıdır.

PAPATYA ÇAYI
Bakterilere karşı oları etkisiyle iltihapları giderir, içimi son derece yumuşak bir çaydır. Boğaz, solunum yolu, mide ve bağırsak iltihap ve ağrılarını gidermede faydalıdır. Haricen deri ve mukoza iltihaplarında kullanılır. Bebeklerde ve küçük çocuklarda gaz söktürücü olarak kullanılır.
25 Mayıs 2014 Pazar

ENGELSİZ FİLM FESTİVALİ

ENGELSİZ FİLM FESTİVALİ-1

ENGELSİZ FİLM FESTİVALİ-2

                                      

ENGELSİZ FİLM FESTİVALİ-3


                                      

ENGELSİZ FİLM FESTİVALİ-4


                                      



23 Mayıs 2014 Cuma

HAYATA BAKIŞIMIZI DEĞİŞTİRELİM

Dünya çekilmez, yaşanılmaz gelebilir bazen hepimize... Kendimize yaşanır kılmak için tüm dünyayı değiştirmek isteriz, şurayı şöyle olsa burası böyle olsa deriz kendi kendimize ama sadece demekle kalırız çünkü dünyayı değiştirmemiz imkansız.
 Peki ne yapacağız bu durumda odaya kapanıp dünyanın değişmesini mi bekleyeceğiz yoksa bu duygunun geçmesini mi? Dünya değişmeyeceğine göre duygunun geçmesini bekleyeceğiz bazen günler bazen haftalar süren bu duygu. Oysa ki çok daha basit ve eğlenceli bir yolu var; geçmişe ilk insanlara gidebilir onlarla yaşayabiliriz, bin yıl önceye gidip dudak uçuklatan geleceği yaşayabiliriz, dünyanın en yeşil yerine, uçsuz bucaksız okyanusa, Arabistan'ın en geçilmez çöllerine gidebiliriz. Nasıl mı? Kitapla                                                       tanışarak, onu hayatına alarak gideriz.
 Hiç dikkat ettiniz mi insanlar kitap okurken uykusu gelir? Neden mi çünkü ruh kendini hemen kendini bu güzel dünyaya bırakmak istiyor bedende bu isteğe yenik düşüyor.
Dünyayı değiştiremeyiz ama dünyamızı, dünyalarımızı istediğimiz gibi değiştirip şekillendirebiliriz...

''HADİ KİTAPLA HAYATA BAKIŞIMIZI DEĞİŞTİRELİM''
22 Mayıs 2014 Perşembe

VAN KAHVALTISI

   Güneşin şehri Van. Uzak diyarlardan gelen insanı akraba sıcaklığı ile karşılar sizei. Misafir olarak girdiğiniz evde ev sahibi sizi turist olarak bulunduğunuz bir yerde size yerli olarak hissettiren kaç şehir var?
   
 Van saklı bir cennet olarak size cennetten sunacak olan sofrayı kahvaltıda sunar. Evet Van denince akla hep “Van Kahvaltısı” gelir . Van’ı ve Van Kahvaltısını ismen herkes bilir ama bu kahvaltı nedir? Bu kahvaltıda neler sunulur bilmez?
  1 Haziran 2014’te ‘’Dünyanın en kalabalık kahvaltısı’’ olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeye hazırlanan Van Kahvaltısı dünyaya açılırken bizimde tanımamız gerek. Nedir Van kahvaltısı neler sofrada yer alır?
 Türkiye’de özellikle büyükşehirlerde ve Van  Merkezde ise hemen hemen caddede bulunan Van Kahvaltı Salonlarda neler sunuluyor bakalım.
OTLU PEYNİR: Koyun sütünden elde edilmiş peynirin yapım aşamasında, Van yöresine has ve ilkbaharda toplanmış 25 ayrı çeşit yenebilir otun bir araya gelmesi ile oluşur. Bu peynirin yapım aşamasındaki bazı mayalama farklılıkları ile kullanılan otların çeşidinin sınırlandırılmasıyla kuru cacık elde edilir.
MURTUĞA: Tavada kızdırılan tereyağına kepekli köy unu ilave edilip pembeleşene kadar pişirilir. Bu kızartmaya kararınca yumurta ilave edilip omlet şeklinde servis ediyor

KAVUT: Kaliteli buğdayın kavrulduktan sonra öğütülmeyle elde edilen kavut ununun ezilerek krema kıvamına getirilmiş tereyağına karıştırılması ve tuz ilave edilmesiyle elde edilir. Kavut ununun murtuğa yaparken kullanılması da mümkündür.

GENCİRÜK: Kavutla yapılmış murtuğaya verilen bir isimdir.

KAYMAK: Van’a has gerçek kaymak camuş denilen manda sütünden yapılır. Hakiki kaymak, camuş sütünün lenger denilen tepsiye benzer kaplara dökülüp, ateşe hafifçe tutulup, kaynatıldıktan sonra soğutulmasıyla elde edilir.

CACIK: Cacık, yağı alınmış ayranın kaynatıldıktan sonra bir torbaya dökülerek süzdürülmesiyle elde edilen tortuya katılan değişik bitkilerin karışımı ile elde edilen.

Kara Kovan Balı
Van Çatak Balı olarak ta bilinen çiçek balıdır.

Bunların yanında yumurta, zeytin, reçel ,tahin-pekmez karşımı, tereyağı, Erzincan tulum teyniri, Van gözlemesi...
 Van Kahvaltısı Guinness Rekorlar Kitabı’na girer mi bilinmez ama bu kahvaltıyı yapan herkesin kalbine giriyor.





19 Mayıs 2014 Pazartesi

BİR KAP SEVGİ

Sen de kapının önüne onlar için bir kap sevgi bırak!
Her gün sokaktan geçerken, işimize, okulumuza, evimize giderken mağdur durumda olan hayvanların
Bu onlar için bir açlık veya susuzluk savaşı değil; insanlarda hala insanlık duygusunun olup olmadığını gözlemleme hali. Oysaki şu sıcak yaz günlerinde bizler bile bu kadar terliyor ve susuyorken onlara bir şişe suyu fazla görüyor veya umursamıyoruz.
Şu anda yaptığın işi bırak! Ve evinde bulundurduğun herhangi bir kaba su doldurup, evinin önüne veya caddenin bir köşesine bırak. Sonra bekle…sadece bekle. Bıraktığın o küçücük sevgiye gelenleri, kazandığın yeni dostlarını izle. Kimi önce tereddüt edip yaklaşamayacak ancak birkaç kez suyun tadına baktığında güvenilir biri olduğunu anlayacak. Belki bir kuş, belki de bir köpek. Hiç fark etmez! Onlara öyle güzel bir iyilik yapmış olacaksın ki bütün günün huzurla geçecek ve farklı bir şey yaptığın için mutlu olacaksın.
Yeni dostlarının veya evin önüne bıraktığın kapların fotoğraflarını çek ve ardından Birkapsevgi.com’a yolla! Böylece mutluluğunu bir kez daha arttıracaksın. Neden mi? Mutluluk paylaştıkça güzelleşir de o yüzden. Senin her gönderdiğin fotoğraf sana birkapsevgi.com’da küçük hediyeler olarak geri dönecek. Bazen rozetler kazanacaksın bazen de kupalar alacaksın. Bütün bunlar sadece senin elinde. Ayrıca senin paylaştıklarını gören her arkadaşın da evinin önüne bir kap sevgi bırakmak isteyecek. Böylece bir zincirin başlamasına ve devam etmesini sağlayacaksın.
Onlarcasını belki de yüzlercesini görüyoruz. Caddelerde, bir kuytu köşede, su birikintilerinin bulunduğu, gölgenin olduğu yerlerde onları o halde gördüğümüz halde hiçbir şeyi umursamıyor ve yaşantımıza devam ediyoruz.
18 Mayıs 2014 Pazar

SAĞLIKLI AİLE-SAĞLIKLI YARINLAR

Günümüzde her canlı içinde yaşadığımız çevrede doğmakta, büyüyüp gelişmekte ve belirli bir süre sonra da
yaşamını yitirmektedir. Tabi insanların yaşamlarını kaybetmesinde çeşitli nedenler söz konusudur. Bunlar hastalık, trafik kazası, doğal afetler ve diğer faktörler.

Dikkat edilecek olursa ölüm nedenleri arasında en başta hastalık gelmektedir. Tabi ki insanlar yaşlılıkla birlikte ortaya çıkacak hastalıklarla mücadele etmek zorunda kalıyor fakat burada asıl problem insanların
yaşamları boyunca sağlıklarını önemsemeyip düzensiz beslenmeleri ve bunu gelecek kuşaklara da taşımalarıdır.

İnsanlar çok küçük yaşlardan itibaren düzensiz beslenmeye başlıyorlar ve yeteri kadar da spor yapmadıkları için sağlıksız nesillerin temelleri atılıyor. Burada gelecek kuşaklar için sağlıklı bireyler yetiştirmede anne ve babalara önemli görevler düşmektedir. Dolayısıyla anne ve babalar burada kilit hedef kitle konumundadır.

Öncelikle anne ve babalarda bu konuda bir farkındalık bilinç oluşturulması gerekmektedir. Daha önce ailelerde bu konuda bir bilinç oluşturmak için sağlık projeleri yapıldı. Fakat çevremde yapmış olduğum gözlemlerde örneğin bir alışveriş merkezine gittiğimde insanların çocuklarıyla beraber sağlıksız yiyecekler tükettiklerini görmekteyim. Buradan hareketle ailelerde bu konuda güçlü bir bilinç oluşturulmuş değil. Dolayısıyla toplumun tüm kesimine ulaşacak ve medyada gündem oluşturacak geniş kapsamlı bir sağlık projesinin hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Ben de bu sorunun üstüne gidip ne gibi çözüm önerileri geliştirilmeli, ailelerde nasıl güçlü bir sağlık bilinci oluşturulur, hangi kurumlar bu projenin önemli bir paydaşı olur bunlara değineceğim.

Neler Yapılabilir

1. Öncelikle burada kilit hedef kitle aileler olduğu için doğru iletişim kanaları ile mesajlar onlara iletilmeli. Televizyon izlemeye seven bir toplum olduğumuz için öncelikle projenin görsel medyada yer alması sağlanmalıdır. Dolayısıyla bu projede televizyon ve alternatif iletişim kanalı olarak sosyal medya web kullanılmalıdır. Burada zaten önemli olan yeteri kadar sağlık bilinci kazanmamış ailelere ulaşmaktır.

2. Toplumun önde gelen aydınları ya da sanatçıları görsel medyada bu projeye destek olmalıdır. Onlar bu projenin medyadaki vitrini ya da başka bir deyişle aynası olmalıdır.

3. Çocuklara ulaşmak için Mili Eğitim Bakanlığına önemli görevler düşmektedir. Okullarda düzenli beslenmenin önemi üzerine dersler verilmeli. Sınıf içinde de bu konuda öğretmenlere önemli bir rol düşmektedir. Onlar bu konuda öğrencilerini teşvik etmeli ve onlarda bu bilincin oluşmasını sağlamalıdır.

4. Çocuklara ulaşmak için bu konuda bir tiyatro oyunu ya da okullarda seminerler verilmeli ve bunların görsel medyada yer alması sağlanmalıdır.

5. Alışveriş merkezlerinde ailelerin çocuklarıyla beraber sağlıklı yiyecekler tüketmeleri sağlanmalı. Örneğin yöresel yemekler gibi…Burada sivil toplum kuruluşlarına önemli bir rol düşmektedir. İnsanların çocuklarıyla beraber sağlıksız beslenmelerine yol açan yiyeceklerden uzak durmaları sağlanmalı.

6. Halk tarafından tanınan ve güvenilen doktorların görsel medyada bu proje kapsamında yer almaları sağlanmalı.

MURPHY KANUNLARI

  Murphy kanunları, ABD'li mühendis Edward A. Murphy, jr. tarafından, başarısızlıklar ve hata kaynaklarının karmaşık sistemlerde incelenmesi üzerine ortaya konan özdeyişlerdir.
1.Murphy'nin altın kuralı: Altını olan kuralı koyar.
2.Aileniz sizin ders çalıştığınız zamanlarınızı değil, sadece çalışmadığınız zamanlarınızı görür.
3.Bir şeyin istenme olasılığı ile gerçekleşme olasılığı ters orantılıdır.
4.Trafikte bulunduğun şeritten ilerleyen şeride doğru geçtiğin zaman yeni geçtiğin şerit durur.
5.İnsanların hayalleri hayallerde kalır.
6.İstenilen şey hiçbir zaman gerçekleşmez.
7.Diş ağrısı gece ve tatil gününde başlar..
8.İnsanlar birbirini hak eder.
9.Hangi yüzüne tereyağı süreceğinize önceden karar veremezsiniz.
10.Ekmek tereyağlı yüzü ile düşer
11.Gülümseyin, ne düşündüğünüzü bilmesinler.
12.Sizi izleyenlerin sayısı yaptığınız işin saçmalığı ile doğru orantılıdır.
13.Borç alabilmek için, borca ihtiyacınız olmadığını ispatlamalısınız.
14.Her çözümün doğurduğu yeni problemler var.
15.Bir şey yapmanız gerektiği zaman, öncelikle başka bir şey yapmanız gerekir.
16..Sigaradan alınan zevk çevrede bulanan içmeyenlerin sayısı ile doğru orantılıdır.
17.Aptallığın gücünü göz ardı etmeyin.
18.Bir işi ne kadar önceden planlarsanız, ters gitme olasılığı o kadar artar.
19.Bozuk bir alet tamire geldiğinde çalışır.
20.Murphy kanunları Ohm kanunundan daha geçerlidir.






7 Mayıs 2014 Çarşamba

RENKLERİN RUHU



KAHVERENGİ
Kansas Üniversitesi Sanat Müzesi'nde bir araştırma için halının altını elektronik bir sistemle donatmışlar,
duvar rengini beyaz ve kahverengi olarak değişebilir yapmışlar. Arka fon beyaz kullanıldığında, insanlar müzede yavaş hareket etmiş, daha uzun süre kalıp, daha fazla alanda dolaşmışlar. Arka fon kahverengiye döndüğünde ise, insanlar müzede çok daha hızlı hareket edip, daha az alan dolaşmış ve müzeyi çok daha kısa sürede terketmişler. O yüzden dikkat ederseniz dünyadaki fast-food restaurantlarının hepsinin sandalyeleri ve masaları kahverengi, duvar boyaları ise
kahverengi-şampanya-pembe karışımıdır. Hiçbir fast-foodcunun duvarını beyaz göremezsiniz. Burger King,Kentucky Fried Chicken ve benzer fast-foodlar yıllardır bilinçli olarak tüm duvarlarını baştan aşağıya kahverengi ağaç kaplama yaparlar. Bizim lokantacılar ise hâlâ lüks tutkusunda...
 Karşınızdakinin kendini resmiyetten uzak, daha rahat hissetmesini ve
açılmasını sağlar.
Tüm ünlüleri rahatlıkla konuşturmasıyla tanınan ünlü televizyoncu Larry King'i programında herseferinde kahverengi kravatlar ve ceketlerle görürsünüz.
KIRMIZI
Kırmızı, iştah açar. Dünyadaki ünlü gıda firmalarının hepsinin logosunun kırmızı olduğunu hayretle farkedeceksiniz; Coca Cola, Pizza Hut, MC Donald's, Ülker, Burger King... Bu listeyi binlere çıkarabilirsiniz. Kırmızı tansiyonu yükseltir ve kan akışını hızlandırır. 'Peki boğalar niye kırmızı renge saldırıyor?' cevabı ise ilginç; maymunların dışında, araştırılan hayvanların hemen hepsi siyah-beyaz
görmektedir. Yani boğalar da renk körüdür. Kırmızıya değil, kendilerine sallanan koyu renkli beze saldırırlar.Birinin çıkıp İspanyollar'a bu gerçeği anlatması gerekir.
YEŞİL
Yeşil, güven verir. O yüzden bankaların logolarında en çok tercih ettikleri iki renkten biridir. Yatak odası için de rahatlatıcı bir renktir. Batıda büyük otellerin mutfaklarında duvar renginin, aşçıların yeniliklerini arttırmak içinyeşile boyandığı söylenir. Hastaneler de logo ve iç dizaynlarında yeşili tercih eder. Çünkü rahatlatıcı ve sakinleştiricidir.
SİYAH
Siyah, gücü ve tutkuyu temsil eder. Hırsın da bir ifadesidir. Bizde ve Batı'da siyah, matemi simgelerken Japonya'da mutluluğun simgesidir. Fonda kullanıldığında karamsarlığı çağrıştırır. Işığı yok eder.
Konsantrasyonu en çok getiren renktir. Einstein'in konsantre olabilmek için perdeleri siyah, gün ışığı
olmayan bir odaya girip ve bu şekilde düşündüğü söylenir.
MAVİ
Freud, maviyi sakin, diye niteler. Faber Birren ise tansiyonu düşürdüğünü söyler. Araplar ise mavi taşların kanın akışını yavaşlattığına inanırlar.Nazar boncuğu o yüzden mavi taşlıdır. Sakinleştirici bir renktir,Batı'da bu etkisi yüzünden intiharları azaltmak için köprü korkuluklarını maviye boyarlar.
Mavi ve özellikle lacivert kozmik bir renk olarak kabul edilir; sonsuzluğu, oteriteyi ve verimliliği çağrıştırır.
MOR
Mor, nevrotik duyguları açığa çıkardığı, insanları bilinç altında korkuttuğu tespit edilen bir renk.
1998 yılında Ataköy'de çatıdan atlayarak intihar eden çocuğun şizofren olduğu belirtilmişti.
İntihar fotoğrafında, yerdeki ajandadan, bir kenara savrulmuş çakmağa kadar her şey mordu. Tırnakları dahi mora boyanmıştı.
PEMBE
Pembe giyenlere, hizmetlerinden dolayı ödeme yaparken kendimizi daha rahat hissettiğimizi tespit etmişler. İngiltere'de Boots ve Marks and Spencer mağazalarında tüm tezgahtarların pembe gömlek giydiği bilinir.
SARI
Sarı, geçiciliğin ve dikkati çekiciliğin ifadesidir. O yüzden tüm düyada taksiler sarıdır. Dikkat çeksin ve geçici olduğu bilinsin diye. Araba kiralama firmaları logolarında hep sarıyı kullanırlar. 'Ürün geçici, lütfen geri getirin' demek istiyorlar. O yüzden dünyada hiç bir banka ambleminde bildiğimiz sarıyı
kullanmaz. (Portakal ve bronz ya da bakır kimi zaman yer alabilir)
BEYAZ
Beyaz, istikrarı, devamlılığı ve temizliği simgeler. Bu yüzden üzerinde fazla şaibeler olanların, beyaz ağırlıklı kıyafetleri seçmelerinde yarar var. Beyaz elbiseler sizin temiz olduğunuz imajını verir.
6 Mayıs 2014 Salı

KAÇIRILAN ÇOCUKLAR İÇİN 6 HAYATİ ÖNLEM

 Gündemden düşmeyen çocuk istismarı vakalarını yorumlayan çocuk hakkı savunucuları ve avukatların somut
önerileri var: Erken uyarı sistemi kurulsun, çocuk izleme merkezleri yaygınlaşsın, 18'inden önce evlilik yasaklansın. Son günlerde peş peşe gelen ölüm haberleri Türkiye’nin bir türlü çözemediği çocuk sorununu bir kez daha gündeme taşıdı. 2014 yılının başından bu yana 13 çocuk ölü bulundu. Geçen hafta Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam “Çocuklara çığlık atmayı öğretin” dedi, ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan çocuk istismarının cezası olarak idamdan bahsetti.
 Cinsel istismar suçlarıyla ilgili cezaları yeniden düzenleyen kanun tasarısının meclis gündemine gelmesi beklenirken, sorunun çözümünü çocuk hakkı savunucusu uzman ve avukatlardan dinledik. Çocuk istismarı vakalarında ‘çocuk bağırmadı, şikâyet etmedi’ gibi gerekçelerle ceza indirimlerine gidilmemesi gerektiğini belirten çocuk hakkı avukatları, yine de ceza yerine önleyici tedbirlere odaklanılması gerektiği görüşünde. Öneriler arasında çocuk istismarına dair verilerin düzenli toplanması ve erken uyarı sistemi kurulması, çocuk izleme merkezlerinin yaygınlaştırılması var. Ayrıca 18 yaşından önce evliliğin bütünüyle yasaklanması gerektiği belirten uzmanlar, “Çocuk bir cinsel obje olarak görüldüğü sürece bu vakalar sonlanmayacak” diyor.

1)VERİ TOPLAMA VE ERKEN UYARI SİSTEMİ 
Çocuk hakları avukatı Seda Akço: “Verisi olmayan sorunu nasıl çözeceğiz? Çocukların cinsel istismarı suçunu düzenleyen TCK’nın 103. maddesinden yargılanan kişi sayısını bulabiliyoruz, fakat bu vakaların ne kadarı ensest, faillerin yüzde kaçı kamu görevlisi gibi kritik bilgilere bile ulaşamıyoruz. Tüm bunlara dair devletin resmi veri tutması, bu şekilde takip ve erken uyarı sistemi oluşturması gerekiyor.” Gündem Çocuk Derneği’nden Mehmet Onur Yılmaz: “Türkiye’de bu konuda devletin tuttuğu sağlıklı istatistik olmadığı için vakalarda bir artış olup olmadığını söylemek imkânsız. Özellikle de aile içi cinsel istismar söz konusu olduğunda vakaların görünmez olmasının en büyük sebebi de devletin bu verileri tutmaması. Toplanacak veriler kapsamlı bir çocuk politikası oluşturularak kurumlar arasında kordinasyonla değerlendirilmeli.

2)ÇOCUKLARLA ÇALIŞANLAR UZMANLAŞMALI 
Çocuklara Yönelik Ticari Cinsel Sömürü ile Mücadele Ağı Koordinatörü Avukat Şahin Antakyalıoğlu: Çocuk Koruma Kanunu’ndaki en önemli mekanizma ‘koruyucu ve destekleyici tedbirler’dir. Ancak bunlar kanunun öngördüğü şekilde çabuk ve etkili uygulanmıyor. Çocuk adalet sistemine ilişkin polisten savcıya birçok kamu görevlisine eğitim verildi ama bunlar çok sınırlı kaldı ve eğitim sonrasında performans denetlenmediği için etkili olamadı. Bu esasları uygulamayan idari personel cezalandırılmalı.” Avukat Seda Akço: “Servis şöföründen öğretmenine çocukla çalışan herkesin uzmanlaşması, istismar nedir, nasıl fark edilir, kime müracat edilir gibi konularda bilgilendirilmesi gerekir. Geçen sene yaptığımız bir haber taramasında çocuğa yönelik istismar suçunu işleyen öğretmen sayısının çok fazla olduğunu gördük. Birçok vakada öğretmen “Evlenmiştik, evlenecektik” diye kendisini savunabiliyor, oysa böyle bir savunma aklına bile gelmemeli.”

3)KANUNLAR DÜZENLENMELİ
 Avukat Seda Akço: Ceza hukuku araçlarını en son devreye sokmak gerekiyor, başka mücadele stratejileri kullanmadan ceza hukukunu tek araç olarak kullanırsak burada kastrasyon, damgalama gibi aşırı şiddet içeren örneklerle karşılaşırız. Ancak çocuk istismarı davalarında etkin ve adil yargılanma yapılmamasını da eleştiriyoruz. Örneğin bir ensest vakasında Yargıtay “Çocuk bağırmadı, yardım istemedi, rıza var” diyerek bunları hafifletici etken olarak kullandı. Kanunda ensestte ayrı düzenleme yapılmalı, ayrıca kamu çalışanları için de ayrı düzenleme yapılmalı. Kanunun uzmanlar arasındaki bilgi paylaşımını da düzenlemesi gerekli. Örneğin çocuk doktoru veya öğretmen olası bir istismar fark etti, kimi bunu bildiriyor kimiyse bildirmiyor. Uzman bunu hangi şekilde, hangi kurumla paylaşacak buna dair esaslar kanunla düzenlenmeli.” Avukat Şahin Antakyalıoğlu: “Yasaların ivedi şekilde düzeltilmesi gerekir. Örneğin bazı hâkimler bir yetişkinin çocuğa dokumasını istismardan saymayabiliyor, bundan dolayı 3 yıllık ceza vermek istemeyebiliyor. Sanığa “bir daha yaparsan karşıma gelme” deyip delil yetersizliğinden beraat veriyor. Kanunda cinsel istismar tanımında da yaşla ilgili bir sıkıntı var. 15 yaşından büyük çocuklarda, çocuğun istismar edildiğine yönelik şikâyet varsa ama çocuk bunu kendisi dile getirmiyorsa, savcılar çoğunlukla soruşturma açmıyor. Oysa söz konusu 16 yaşında, zorla evlendirilmiş, intihar girişiminde bulunmuş, baskı altında tutulan bir kız çocuğu olabiliyor… Burada yaş kısıtlaması olmadan soruşturma yürütülmeli.”

4)ÇOCUK İZLEME MERKEZLERİ VE SIĞINMA EVLERİ YAYGINLAŞMALI 
Avukat Seda Akço: Çocukların tehlike hissedince kapısını çalıp gidebileceği, hiçbir prosedür olmadan kendisini atabileceği merkezler, sığınma evleri her ilçede açılmalı. Ayrıca bu merkezler, toplumda güven uyandıracak şekilde işletilmeli. Örneğin savcılar bazen aile içinde istismara maruz kalan çocukları, özellikle de kız çocuğuysa, “Daha beter olur” diye düşünerek bu kurumlara yerleştirmek istemeyebiliyor. Almanya’da çocuk koruma sistemi çok güçlü, en ufak ihmalde ilgili birim çocuğun dibinde bitiyor ve duruma müdahale ediyor. Türkiye’den Almanya’ya giden bazı aileler sistemi “örf ve adetlerimizle bağdaşmıyor” diyerek eleştiriyor ama bu aslında iyi bir koruma örneğidir. Toplum bilir ki çocuk herhangi bir konuda şikayetçi olursa devlet o çocuğun arkasındadır.” Avukat Şahin Antakyalıoğlu: “Şu anda 14 ilde bulunan Çocuk İzleme Merkezleri her ilde kurulmalı. Kurulan yerlerde de personel ve donanım eksikliği var, örneğin hepsinde çocuk psikiyatristi yok.”

5)18 YAŞINDAN ERKEN EVLİLİK YASAKLANMALI 
Avukat Şahin Antakyalıoğlu: Türkiye’de hâlâ mahkeme kararıyla 16 yaşında bir kız çocuğu 80 yaşında bir
erkekle evlendirilebiliyor. Yasalarda açık açık ‘erken evlilik suçtur ve yasaktır’ denilmeli ve 18 yaşın altında evliliğe izin verilmemeli.” Avukat Seda Akço: Çocukların cinsel partner olarak kabul edildiği kültürle mücadele edilmesi gerekir. 15 yaşında çocukla evlenileceğini düşünen insan cinsel ilişkiye de rıza göstereceğini düşünebilir.

6)ÇOCUKLAR EĞİTİLMELİ 
Avukat Seda Akço: “Esas koruma çocuk güçlendirilerek ve eğitilerek olur, çığlık da doğru bir öneridir. Ancak bunlar her istismarı çözmez, örneğin sınıfın ortasında öğretmenin tokat attığı bir çocuk veya babasının cinsel istismarına uğrayan bir çocuk söz konusuysa…” Avukat Şahin Antakyalıoğlu: “Türkiye, ‘Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni 2010’da onayladı fakat bunun gereğini yapmıyor. Bu kapsamda ceza yasasının sözleşmeye uygun hale getirilmesi, çocuklara eğitimler verilmesi, tüm bunlarda STK’larla işbirliği yapılması lazım.

BİLGİLER www.radikal.com.tr den ALINTI.
5 Mayıs 2014 Pazartesi

PEK BİLİNMEYEN AMA İZLENMESİ GEREKEN FİLMLER

TEMPLE GRANDİN
Gerçek bir hayat öyküsünden alınmış, müthiş bir mücadeleyi konu eden film: Temple Grandin. Otizmli bir çocuk, küçük yaştan itibaren çevresi tarafından ötekileştirilir ve zorluklarla yaşamaya mahkûm edilir, ancak ailesi ve bazı öğretmenlerinin desteği ile yaşama tutunur. Hayatı boyunca yaşadığı sıkıntılı dönemler bir çiftlikte fark ettiği güzelliklerle değişir ve o başarı hikâyesine yönelme başlar. Diğer insanlardan farklı algılama gücü sayesinde, doğanın acımazsızlığına inat tasarladığı insancıl sığır kesme makinesi ile büyük bir başarıya imza atar. Ve bu başarısı insanların büyük takdirini alır. Otizmli bireyleri anlamak ve hayata onların penceresinden bakabilmek için empati kazanmayı kolaylaştıracak bir film.

ALL ABOUT MY MOTHER (Annem Hakkında Herşey)
Bir anne ve oğul. Hayranı olduğu bir oyuncunun peşinden giderken hayatından olan bir oğul, oğlunun acısıyla farklı arayışlara sürüklenen ve birbirinden acı gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalan bir anne ve yolları kesişen üç kadını ortak noktada buluşturan travesti bir baba. Oğlunu kaybeden Manuela, hamileyken cinsiyet bunalımları yüzünden terk ettiği eski kocasını aramaya koyulur ve kendisini bambaşka sıra dışı insanların arasında bulur. Kuşak çatışması, hayatları sona yaklaşmış insanların umutları, acıları, beklentileri ve kadın dayanışmasına yer verilmiş. Hayata kadınların bakış açısı ile bakabilmeye farkındalık kazandıran bir film; anne olmak, kadın olmak, hatta olamamak…


KORO(Les Choristes)
Bir öğretmenin azim öyküsü. İşsiz bir müzik öğretmeni, gelen teklif üzerine erkek öğrencilerin bulunduğu yatılı okulda göreve başlar. Fakat öğrenciler oldukça yaramaz ve asidir, okul yönetimi de öğrencilere karşı aşırı derecede sert davranarak hücre cezası, dayak gibi insancıl olmayan yöntemler ile disiplini sağlamaya çalışmaktadır. Müzik öğretmeni ise bu yöntemlerin aksine çocuklara değer vererek onlara saygı duyma ile işe başlar. En iyi bildiği iş olan müzik sayesinde onlara ulaşır, var olan enerjilerini faydalı şekilde kullanmalarını sağlayarak, onlara farklı bir dünya sunar. Okullarda geçmişten günümüze hala devam ediyor olan yanlış eğitim sistemi yüzünden kaybedilen bir çok öğrencinin sevgi ve hoşgörü ile nasıl kazanılabildiğini anlatan, okul sosyal hizmeti açısından önemli bir film.
4 Mayıs 2014 Pazar

FACEBOOK'TA BİZ

Blogger tarafından desteklenmektedir.

ARŞİVİMİZ

POPÜLER YAZILAR

- Copyright © basit görüşLER -Metrominimalist- Powered by Blogger - Designed by Johanes Djogan -