Archive for Nisan 2014

EN ÖZEL TANIM

 günümüz dünyasında insan ne aşkın tarifini bulabiliyor ne de aşık olduğu yada hayalini kurduğu kişiyi.
yaşanılan duyguların yürekten çok daha öteye geçtiği ilerledikçe çirkinleştiği tensel tüm duyguların Aşk olarak tanımlandığı ve Aşk'ı kirlettiğimiz üstelik de kirletmekle kalmayıp hiç yaşamamış olanları da tiksindirdiğimiz bir dünyada yaşıyoruz.bu paragrafı okuduktan sonra Aşk'ı bulmak yada düşündüğün gibi yaşamak kolay mı diyeleri duyuyor gibiyim. olmadığının farkındayım ama ben de bu yazıyı yazarken deniz yıldızı hikayesinde olduğu gibi bir kişi için bile olsa farkındalık yaratmak istiyorum ve başlıyorum.
 kimse akşamdan suya bastırıdığı duygularla ertesi sabaha Aşık olarak uyanmıyor, bu sözü okuduktan sonra biliyoruz diyeceklere rağmen  Aşk'ın hakkettiği bu sözü söylemek istiyorum çünkü Aşk bir gecede halledilecek bir olay değildir. Aşk, bir gece de olsa olsa aklına düşer insanın  o da bir gece kadar uzun değildir bir bakış, bir nefes, bir görüş, bir gülüş, bir cümle  kadar kısadır aslında.o bir geceye gelince de yalnızca aklına düşeni düşünürsün ya da onu  ertesi sabah görebilme ihtimalini.
  Aşk, Aşık olduğun kişinin karakterine bağlı olarak binlerce şekil ve anlam kazanan  hatta bu değişimde çoğu zaman özünü amacını değerini yitiren üç harf tek heceye sığan binlerce geceye sığmayan duygu...
   Aşık olduğun insan ise  güneşin doğuşunu anlamlı kılan adı sesi hayali güneşten bile çok içini ısıtan birlikte yaşadığın değil yaşadığın herseyde kendisinden hep bir parça bulduğundur.
 umarım  bu kısa tanımlamalar hayatında partnerleri olanlara karşılaştırma yaptırıp doğruyu bulmalarına yardım eder, olmayanlara ve aşkı tanımayanlara da aşkın gördükleriyle hiç bir alakası olmadığını gösterip Aşk'tan tiksinmekten vazgeçmerine sağlar.
Not:bu yazıda yazım yanlışı vardır ama yürek yanlışı yoktur, değil şuradaki bir kaç satır sayfalarca bu konuyu anlatsam tüm cümlelere küçük harfle başlarım çünkü burda büyük harfle başlanılması gereken yalnızca Aşk'tır ve ardına gelen tüm ekler istisnasız Aşk ve Aşık'tan ayrı yazılır.
yürek yanlışsız bir hayat ve Aşk dileğiyle iyi okumalar;)
22 Nisan 2014 Salı

LÖSEMİ

  Sevgili okurlar her yazımızda olduğu gibi bu yazımızda da size bilgi paylaşırken bilgilenmek için paylaşıyoruz bu amaçla herkesin adını bildiği ama çoğumuzun ne oldu, belirtileri nelerdir ve tedavisinin ne olduğunu bilmediğimiz LÖSEV'i paylaşacağız. Bilgilenmek ve duyarlı olmak dileğiyle iyi okumalar...

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA LÖSEMİLER:
  Çocukluk çağındaki kanser vakalarının %35'ini lösemiler oluşturur ve birinci sıradadır. Lösemiler hücre cinsine göre; ALL (Akut Lenfoblastik Lösemi) ve AML (Akut Myeloblastik Lösemi) olmak üzere 2 ana gruba ayrılır. Kendi içlerinde de alt sınıflar tanımlanabilir.Türkiye'de her yıl 16 yaşın altında 1200-1500 yeni lösemili çocuk vakası bildirilmektedir.

Lösemi nedenleri henüz tam olarak aydınlatılmamıştır. Sitogenetik ve moleküler tekniklerdeki yeni gelişmelerle; genetik yatkınlıklar, radyasyon, benzen ve türevleri (bali, vs.), böcek ilaçları gibi kimyasal maddeler, bazı kalıtsal hastalıklar ve bazı viral hastalıkların hep birlikte lösemiye neden oldukları çalışmalarla gösterilmiştir. Lösemi her yaşta görülmektedir. En sık çocukluk çağında 2-5 yaşlarında artmaktadır. 1 yaşın altında, 10 yaşın üstündeki yeni vakalarda tedaviye cevap azalmaktadır.
Herhangi bir etkiyle damarlarımızda dolaşan kanın esas yapım yeri olan kemik iliğimizdeki ana hücrelerde oluşan şifre değişikliği ile blast adını verdiğimiz olgun olmayan kan hücrelerinde artış meydana gelmektedir. Bu hücreler hızla yayılarak kemik iliğini, lenf bezlerini, dalağı, karaciğeri, beyin ve merkezi sinir sistemini tutmaktadır.

BELİRTİLERİ:

Çocuklarda lösemi hastalığının belirtileri:
* İştahsızlık
* Kansızlık
* Zayıflama
* Bacaklarda kemik ağrıları
* Cilt altında kanamaları (kırmızı noktalar veya morarmalar)
* Burun ve dişeti kanamaları
* Ateş

ilk gözlenen bulgulardır.Ayrıca yayıldığı organlara ait belirtiler, örneğin başağrısı, kusma, karın ağrısı, görme bozuklukları önem taşıyabilir. Bu yakınmalarla müracaat ettikleri çocuk hematoloji (kan hastalıkları) uzmanlarınca yapılan muayenede çoğunlukla karaciğer ve dalak büyümesi, lenf bezlerinde genişleme, kanama bulguları tespit edilebilir.

Yapılan kan, kemik iliği, hücre tipini belirleme ve genetik tetkikler sonucu kesin tanı konulabilir.
Tanıdaki ayrıntılı testler genellikle lösemi tiplerini, tedavi prensiplerini belirlemede yardımcı olacaktır.

TEDAVİSİ:

Tedavi öncelikle genel durumun düzeltilmesi yöntemleri ile başlar. Bu safhada kan veya kanın içindeki özel hücrelerini donörlerden (gönüllü kan verici kişi) alınarak lösemili hastaya verilmesi, enfeksiyon mevcutsa gerekli mücadelelerin yapılması, böbreklerin, karaciğer ve kalbin kemoterapi ilaçlarının yan etkilerinden korunma önlemlerinin alınması çok önemlidir.

Ayrıca hastaların ve ailelerin hastalık hakkında bilgilendirilmesi, löseminin umutsuz değil, tersine iyi bir tedavi ve moral desteği ile lösemide %85'lere varan oranda iyileşmenin sağlandığının açıklanması tedavinin ikinci basamağıdır.

TEDAVİ ESASLARI ve İLK TEDAVİ:

Çok yüksek doz, birbirinden farklı en az 6 çeşit ilacın 4-6 hafta içerisinde damardan ve ağızdan verilmesidir. Burada amaç, blast adı verilen kötü huylu ana hücrelerin yok edilmesidir.

Ancak bu kemoterapi ilaçları, maalesef yalnızca kötü hücreleri etkilememekte, vücudumuzun iyi, faydalı hücrelerini de yok etmektedir. Bu nedenle, çocuklarımızın saçları dökülmekte, ağızlarında, bağırsaklarında yaralar açılmakta, halsizleşmektedirler. Yine, vücudumuzu enfeksiyonlara karşı koruyan savunma hücreleri de ilaçlarla yok edildiğinden immün sistem yıkılmakta, en ufak bir mikrop, hastalık etkeni dahi tüm vücuda yayılıp ağır ateşli enfeksiyonlara neden olmaktadır.

Bu nedenle lösemili çocuklarımız etraflarındaki insanlardan, havadan, sudan mikrop almamak ve korunmak için maske takmaktadırlar.

BİLGİLER http://www.losev.org.tr DEN ALINMIŞTIR.
21 Nisan 2014 Pazartesi

İNTİHAR ŞARKISI ''GLOOMY SUNDAY''



Bir şarkı düşünün, öylesine hüzünlü ki dinleyenleri çok karanlık yerlere götürerek intihara sürüklüyor. 1933 yılında genç Macar müzisyen Rezso Seress tarafından bestelenen "Gloomy Sunday" (Hüzünlü Pazar) böyle bir şarkı, duyanları kedere boğuyor, dayanılmaz acılara garkediyor. Bestecisi de dahil yüzden fazla insanın ölümüne neden olmakla suçlanan şarkı, önce Macaristan'da, ardından İngiltere'de yasaklandı. Bestecisi ise, 1968'de Budapeşte'deki evinin penceresinden atlayarak yaşamına son verdi.
   Seress, ünlü şarkıyı bestelediğinde 34 yaşındaydı, Paris’te meteliğe kurşun atıyordu. Anavatanı Macaristan ekonomik ve sosyal bunalımın doruğundaydı, faşizm tırmanışa geçmişti.
  Tüm Avrupa’nın üzerinde kara bulutlar geziniyordu. Ancak genç müzisyenin o zamanlar içinde bulunduğu kötü ruh halinin bu durumdan daha çok sevgilisinin kendisini terk etmesinden kaynaklandığı iddia ediliyor.
  Sözlerini Seress’in yakın arkadaşı Macar şair Laszlo Javor yazdı. Hatta sevgilisi tarafından terk edilenin Seress değil, Javor olduğu söyleniyor.
20 Nisan 2014 Pazar

NEŞET ERTAŞ'IN KENDİ EL YAZMASI İLE HAYATI



OKUYAMAYANLAR İÇİN:
Babam Kırşehir’den çıkmış, Keskin’e gelmiş. Anamınan evlenmiş. Çiçekdağı’nın Gırtıllar eski adıyla Abdallar Köyü denilen küçük bir köy, 20 haneli bir yere gelmiş. Ben o Abdallar yeni adıyla Gırtıllar Köyü’nde dünyaya gelmişim. 5-6 yaşımda babam beni yanına aldı. Gittiği yerlere beni de götürürdü. Bazı türkü söyletirdi. Babam saz çalardı, bana da Kemanı verdi. Gülik’de sekiz yıl, Yozgat, Kayseri, Niğde, Nevşehir, Kırıkkale, Keskin, Yerköy köyleriyle beraber gezdik. Düğün çalardık. Babamı bilenler, çağırırlardı. Geçimimiz verilen bahşişlerden olurdu. 14 yaşımda aldım sazımı, İstanbul’a gittim. Aç kaldım, karın tokluğuna iş bulamadım. Günlerce iş aradım bulamadım. Şençalar Plak diye bir yazı okudum. Sazımı aldım gittim. Behiye Aksoy’un ilk plağını dinliyorlardı. Beni dinlediler. Kabul ettiler. Kadri Şençalar benimle çok yakından ilgilendi. Plak okuttular. Beni Beyoğlu Saz’a götürdü. Bana program aldı Kadri Şençalar. Böylece sahne hayatım başlamış oldu. İki yıl İstanbul’da kaldım. Ordan Ankara’ya geldim. Ankara’da bir gazinoya başladım. Orada Leyla isimli bir kızla tanıştım. Hemen evlendim. İki kız, bir oğlumuz oldu. Mutlu olamadık. Askere gittim geldim. Daha sonra ayrıldık. 7 yıl bir arada kalmıştık. Aralıksız plaklar okuyordum. Türkiye’yi vilayet, kaza, nahiye altı-yedi kere konserlerimle gezdim. 1979′da bildiğiniz gibi Almanya’ya geldim. Çocuklarım anasındalardı. Onlar da yanıma geldiler. Oğlum evlendi. Hanımı ve kendisi üniversitedeler. Kızımın evi alındı. Eşi ve kendisi üniversitedeler. Ben okula gidemediğim için çocuklarımın okumalarından mutluluk duyuyorum. Ben de burada müzisyen olarak kalıyorum. Aciz becerimle soru merakınızı giderebildimse mutluluk duyarım, efendim…

6 Nisan, 1996

Not: Zahmet edip çizdiğiniz resmim için teşekkür ederim…

Bilgiler alıntıdır.


19 Nisan 2014 Cumartesi

FACEBOOK'TA BİZ

Blogger tarafından desteklenmektedir.

ARŞİVİMİZ

POPÜLER YAZILAR

- Copyright © basit görüşLER -Metrominimalist- Powered by Blogger - Designed by Johanes Djogan -