- Anasayfa'ya Dön »
- A.Ş.K
23 Mart 2014 Pazar
Aşk O'nun için hep dünyanın en güzel duygusuydu şimdilerde hayatımın erkeği dediği adamla karşılaştığı ilk anın zamanını o da tam olarak kestiremiyordu çünkü o gün bugünden bihaberdi.
Bir gün tam herşeyden vazgeçip karşıdan karşıya geçerken yaşlı yorgun ve durgun bir göl olmaya karar verdikten tam da birkaç saat sonra girmişti hayatına. Mucizeler kadar güzel aşkın başlangıcıda sürprizlerle doluydu.
Elif Şafak'ın aşk romanında da dediği gibi bir nehre bir taş düşerse etkisi fark edilmez nehir zaten akar çoşar ama bir göle düştü mü aynı taş taa dibe inene kadar birbiri ardına bir sürü daireler oluşur ve durgun göl o sukünetini kaybeder ve hiçbirşey bir daha eskisi gibi olmaz. Çünkü bir süre sonra dibe çöken taşın dalgaları kaybolsa da taşın varlığı gölün bünyesinde hissedilirdir. Ama o kız bu iki ihtimalinde dışındaydı. O'nun kocaman yüreğinin yarısı nehir diğer yarısı göldü ve bu inanılmaz bir çelişki dayanılmaz bir sancıyıdı. Onun taşı gelip tam da ikisinin sınırına düştü bir yarısı nehirde hissedilir hissedilmez diğer yarısı gölde..
Zaman öyle bir aktı nehir öyle bir çoşup taştı ki durgun gölün tam ortasına attı taşı sonrasında nehir nehir olduğundan utandı da gölün içinden bir nehir çıktı, aktı, çoştu, esti gürledi bazen de yıktı geçti ve yürek o yıkımı, o uzaklığı, o yabancılığı ve gitmeye yakın ayak seslerini duyuduğu anlarda kapıyı öyle sıkı sıkı kapattı ki değil o fırtınanın O'nu kasıp kavurması harman edip savurmasını göze almak dışarda kopan kıyametten bir nebze bile soğuk almak istemedi içeri, hissetmek istemedi çünkü soğuğa karşı hazırlıklı da değildi dayanıklıda. Ama durgun olduklarında sakin huzurlu hallerinde öyle ılık ılık akıp hiç kimsenin bilmediği diyarlarda kavuşup buluştular ki benim kelimelerim anlatmaktan ve ifade etmekten aciz kaldı hissedilenleri.
Hayatnızda bu denli çok sevip sevilebileceğiniz ve kimsenin bilmediği diyarlarda da olsa huzurla kavuşabileceğiniz bir aşkla yaşayıp yaşlanmanız dileğiyle...
Zaman öyle bir aktı nehir öyle bir çoşup taştı ki durgun gölün tam ortasına attı taşı sonrasında nehir nehir olduğundan utandı da gölün içinden bir nehir çıktı, aktı, çoştu, esti gürledi bazen de yıktı geçti ve yürek o yıkımı, o uzaklığı, o yabancılığı ve gitmeye yakın ayak seslerini duyuduğu anlarda kapıyı öyle sıkı sıkı kapattı ki değil o fırtınanın O'nu kasıp kavurması harman edip savurmasını göze almak dışarda kopan kıyametten bir nebze bile soğuk almak istemedi içeri, hissetmek istemedi çünkü soğuğa karşı hazırlıklı da değildi dayanıklıda. Ama durgun olduklarında sakin huzurlu hallerinde öyle ılık ılık akıp hiç kimsenin bilmediği diyarlarda kavuşup buluştular ki benim kelimelerim anlatmaktan ve ifade etmekten aciz kaldı hissedilenleri.
Hayatnızda bu denli çok sevip sevilebileceğiniz ve kimsenin bilmediği diyarlarda da olsa huzurla kavuşabileceğiniz bir aşkla yaşayıp yaşlanmanız dileğiyle...