11 Mart 2014 Salı


  TASAVVUF! Benim  için islamiyetin en naif,en hoşgörülü hali, erkeklerinin birer beyefendi, kadınlarının ise tam bir hanımefendi olduğu aşamalı içsel yolculuktur. Literatüre göre ise; kalbi saf yapmak, kötü
huylardan temizlemek ve iyi huylarla doldurmak demektir. Fakat ne benim tarifim ne de literatür bu durumu kelimelere sığdırabilir. Çok klişe de olsa tasavvuf için anlatılmaz yaşanır demekten kendimi alamacayacağım. Çünkü aslında günümüzde de bu sözü klişeleştirdiğimiz olayda ''AŞK''tır ve aşkın hası tasavvuftadadır.
   AŞK hepimizin okurken bile içini titirediği tarifi imkansız bir duygu ve okuyanların ilk aklına gelen haliyle karşı cinstir fakat tasavvufda durum biraz daha farklıdır. Aşık olmak için ne karşı cinse ihtiyaç vardır ne de illaki bir cismani varlığa tasavvufta insan aşık olmak için yanar tutuşur ve dilinden değil gözünden anlayana aşık olur. Bu aşk aşık ve maşuğu yaktıkça pişirdikçe birlikte yönelişleri tam anlamıyla en başından beri gitmek istedikleri  zamandan ve mekandan münezzeh olan varlığa yani Allah'a olur. Cennet istemek, cehennemden korunmak ya da başka hiçbir beklenti içinde olmadan tüm ibadetlerini hal ve hareketlerini attıkları her adımı Allah'ın gönlünü aşığının gönlünü hoş etmek için yaparlar. Zira durum dünyayada öyle değil midir aslında çok sevdiğin ama gerçekten çok sevdiğin için bazen mutlu veya mutsuz olmayı yani kişisel çıkarlarını bırakıp yalnzıca O'nu mutlu etmek uğraşmaz mı insan? Ama eğer tasavvufla yaşayıp birde karşı cinsten birine aşıksan onun tadı bambaşka olur.
   Yani kısacası manevi aşk olmadan bu dünya anlamsız maddi aşk yalnız ve amaçsız.Manevi tutukumuzu  kaybetmememiz ve hayatta duyduğunuz herşeyin size ney kadar huzur vermesi ümidiyle...

Yorumlarınızı Yazmayı Unutmayın

Subscribe to Posts | Subscribe to Comments

FACEBOOK'TA BİZ

Blogger tarafından desteklenmektedir.

ARŞİVİMİZ

POPÜLER YAZILAR

- Copyright © basit görüşLER -Metrominimalist- Powered by Blogger - Designed by Johanes Djogan -