tag:blogger.com,1999:blog-18296036611332723952024-03-04T22:29:22.371-08:00basit görüşLERBasit görüşlerhttp://www.blogger.com/profile/13721503965601971715noreply@blogger.comBlogger76125tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-78476185077515035222015-01-02T07:19:00.002-08:002015-01-02T07:19:38.353-08:00YEDİNCİ İSTASYON<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh6Vem1OtPoBPTnd9j7Tr2aRO0Tq0COPe3NPzAdZXiKxUgVKdsbYrZ5EgvqlhmtwWKPRshwZdNMFowug8DXVspI3UddKNdx1OXKWtmF1AazyDUUCQDoSpVf1C7jcMVNJMuwEzyldzf3QwFq/s1600/501-260.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh6Vem1OtPoBPTnd9j7Tr2aRO0Tq0COPe3NPzAdZXiKxUgVKdsbYrZ5EgvqlhmtwWKPRshwZdNMFowug8DXVspI3UddKNdx1OXKWtmF1AazyDUUCQDoSpVf1C7jcMVNJMuwEzyldzf3QwFq/s1600/501-260.jpg" height="207" width="400" /></a></div>
<span style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;">Tren, herhangi bir hastanenin dogumhanesinde basliyor yolculuguna. Ya da ahsap bir evin gaz lambalariyla </span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;" /><span style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;">Agir, agir cikilan yolculukta tekerleker hizla dönüyor sonra.. Ömür treni dolu dizgin yollardadir artik. O sizin treninizdir, siz de o trenin yolcusu. Gece karanligindan gündüzün aydinligina, ilkyazin pembe tomurcuklarindan güz mevsiminin yapraklarina, kentlerin alaca gürültüsünden bozkirin sessizligine ve issizligina akip giden yolculuk hayli uzundur. Lakin, treniniz akip giderken ara istasyonlarda durur, soluklanir. Size, inmekle yolculuga devam etmek arasinda yasaminizin ikilemlerini sunar. Pencereden bakarsiniz.</span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;" /><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;" /><span style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;">aydinlanmis odasinda.</span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;" /><span style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;">Kimbilir, ömür treni akarken kac kez bakmissinizdir pencerelerden. Karar vermek icin fazla da vaktiniz yoktur. Yolculugun basladigi'dogum' istasyonunu saymazsaniz trenin durdugu ikinci istasyon sizi,'ilk' cinselliginizi yasamaya davet eden cagri tabelalariyla doludur mesela.. Yasinizda kücüktür, henüz yürümüstür damarlariniza tarif edemediginiz heyecanlarin ilik kimiltilari..</span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;" /><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;" /><span style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;">Telaslar ve korkularin ürkek kanat cirpintilari, hayati kirik dökük de olsa yasamaya agir basar. Tren düdügü calar, geride kalir denenmemis heyecanlar. Tren, ikinci istasyondan uzaklasir git gide.. Sonra ufukta görünmez olur istasyon. Ömür devam eder yolculuguna..</span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;" /><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;" /><span style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;">Ücüncü istasyonda, cagiran bir arkadas isligi ugruna her seyi birakip inmek vardir trenden. Yaninda olmak zor zamanlarinda, kavgaya girmek kavgalarinda, yani adam gibi yasamak vardir arkadasligi.. Gerekirse birakip bagajda cümle esvabi valizlerin bencil yanlizligina. Yani vefa.. Ne var ki vakit dar, gidilecek menziller bahtiyar, yolculuk tercihkardir. Ücüncü istasyon ufukta ufalir ufalir, kaybolur sonra.</span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;" /><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;" /><span style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;">Dördüncü istasyonda yeryüzü zenginliklerinin önünüze serecegi hayli bireysel saadetler uzanir. Para kazanmayi vaat eden rüzgarlara yelken acmanin, talihsiz kasirgalarda vurulup paramparca yok olmak gibi riskleri de vardir. Zenginlik ve risk.. Istasyonda yan yana durup dislerini göstererek siritir yüzünüze.. Gömleginize diktiginiz para kesenize dokunursunuz hafifce. Zenginligi ve riski istasyonda birakip devam edersiniz seferinize. Gömleginize diktiginiz ufak para kesenizle.</span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;" /><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;" /><span style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;">Besinci istasyonun gökgürültüsünü andiran sesleri, daha kilometreler öncesinden duyulur. Istasyona gelince görürsünüz kiyameti: Pankartlar baslar üstünde, yumruklar havadandir. Zulme ve haksizliga baskaldirinin sanli, ama o ölcüde sancili bayramlari sarip sarmalamistir dört bir yani. Ya her türlü aciya 'elle gelen dügün bayram' panzehiriyla sarilip katlanacaksinizdir.. Ya da kücük burjuva yolculuklarinizin biletleri yanmasin diye koltuklariniza yapisacaksinizdir. Bütün yolcular inse trenden, dünyayi degistirmeye kalkisan hayli romantik ve hayli ütopik kasaba asilerinin sesleri, sen türküler dagitacaktir 'Her yer karanlik gazelleri'ni. Lakin, vaat edilen istasyonlarda 'evlad-i ayal' vardir. Devam edecektir yolculugunuz, faili ve menzili mechul istasyonlara.</span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;" /><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;" /><span style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;">Altinci istasyonda, kir cicekleri arasinda askin isyankar tomurcuklarinin kokulari dolusacaktir pencerelerden. Ve anlatacaktir ki ask acilarla yasanacaktir. Ne var ki hic bir saadet bedelsiz degildir kainatta. Tomurcuklar, acinin celigine su verdigi topragin bereketiyle acilip sacilacaktir. Acilinca da, her insanin kendi atardamarinda özenle ve büyütmeden sakladigi kozalarindan firlayan cocuk kelebekler kanat cirpacaktir hayata. Ask, her yasin cocuk sevincleriyle kiracaktir acilarin belini. Altinci istasyonda, pencereden tomurcuklara bakan yolcununsa sabri yoktur uzun mesakketlere. Bozkirda cinlayan düdük sesi.. Ve devam yolculuklara..</span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;" /><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;" /><span style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;">Sonra yedinci istasyon. Tren durur. Makinistler, isikcilar, terk ederler mekani. Bosalir birdenbire cümle kainat. Kimi bekliyor issiz bozkirdaki bu cenaze töreni? Ne daha ileriye, ne daha geriye gitmek mümkün degildir artik. Ikilem de yoktur. Bu istasyon, son istasyondur. Birdenbire vurur sancisi pismanliklarin. 'Keske, keske dursaydik..' dersiniz önceki istasyonlarda.</span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;" /><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;" /><span style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Open Sans', sans-serif; font-size: 15px; letter-spacing: 0.293333351612091px; line-height: 26.4000015258789px;">Lakin terk edilmis bir tren gibi kalacaktir ömrünüz, issiz ve karanlik bozkirda. Hep treni kacirmaktan söz edilir ya hayatta, oysa treni kacirmak olasi degildir ki.. O gidiyor nasil olsa, zaman akiyor. Siz durulacak ve inilecek istasyonlari bilin yeter ki. Iskalamayin hayati. Yasayin yasayabildiginizce ara istasyonlarda..</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
Basit görüşlerhttp://www.blogger.com/profile/13721503965601971715noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-37641525372080733892014-10-25T06:18:00.001-07:002014-10-25T06:18:52.668-07:00Meme Kanserine Karşı Bilinç Oluşturmak İçin Kurgulanan 15 Reklam<p>Ekim ABD’de Ulusal Meme Kanseri Bilinçlendirme ayı , bu yüzden de bu hastalık hakkındabilinçlendirmek için şimdiye kadar gördüğümüz en iyi meme kanseri bilinçlendirmereklamların bazılarını paylaşmak istedik..</p>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="http://lh4.ggpht.com/-7zkyoxrYr68/VEui4jvSK2I/AAAAAAAADbw/eLzaNmTiRlc/s1600/mem16.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"> <img border="0" src="http://lh4.ggpht.com/-7zkyoxrYr68/VEui4jvSK2I/AAAAAAAADbw/eLzaNmTiRlc/s320/mem16.jpeg"> </a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="http://lh5.ggpht.com/-H9k4CAcHC3c/VEui5rZnXzI/AAAAAAAADb4/wgvZ0ucl6T4/s1600/mem15.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"> <img border="0" src="http://lh5.ggpht.com/-H9k4CAcHC3c/VEui5rZnXzI/AAAAAAAADb4/wgvZ0ucl6T4/s320/mem15.jpeg"> </a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="http://lh5.ggpht.com/-VOkVnTSK0Vg/VEui7CQFFgI/AAAAAAAADcA/CjqZNi_X45Q/s1600/mem9.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"> <img border="0" src="http://lh5.ggpht.com/-VOkVnTSK0Vg/VEui7CQFFgI/AAAAAAAADcA/CjqZNi_X45Q/s320/mem9.jpeg"> </a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="http://lh3.ggpht.com/-gQK7EdXJHnY/VEui9G03gjI/AAAAAAAADcI/F6TArpATjvU/s1600/mem13.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"> <img border="0" src="http://lh3.ggpht.com/-gQK7EdXJHnY/VEui9G03gjI/AAAAAAAADcI/F6TArpATjvU/s320/mem13.jpeg"> </a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="http://lh3.ggpht.com/-74LA5E6ONvg/VEui-3yQ7sI/AAAAAAAADcQ/lUCUAg6FGcM/s1600/mem10.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"> <img border="0" src="http://lh3.ggpht.com/-74LA5E6ONvg/VEui-3yQ7sI/AAAAAAAADcQ/lUCUAg6FGcM/s320/mem10.jpeg"> </a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="http://lh5.ggpht.com/-gZ35JEwTCmk/VEujAXRIrZI/AAAAAAAADcY/hWe_3uWDPzg/s1600/mem12.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"> <img border="0" src="http://lh5.ggpht.com/-gZ35JEwTCmk/VEujAXRIrZI/AAAAAAAADcY/hWe_3uWDPzg/s320/mem12.jpeg"> </a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="http://lh4.ggpht.com/-ZvQHIB76KwM/VEujBVZrfUI/AAAAAAAADcg/2Wu7K2LVrG0/s1600/mem11.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"> <img border="0" src="http://lh4.ggpht.com/-ZvQHIB76KwM/VEujBVZrfUI/AAAAAAAADcg/2Wu7K2LVrG0/s320/mem11.jpeg"> </a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="http://lh3.ggpht.com/-PL0Iz_v1RHI/VEujDhdpCHI/AAAAAAAADco/9tuhvbz4k3s/s1600/mem7.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"> <img border="0" src="http://lh3.ggpht.com/-PL0Iz_v1RHI/VEujDhdpCHI/AAAAAAAADco/9tuhvbz4k3s/s320/mem7.jpeg"> </a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="http://lh5.ggpht.com/-Mvz6N3XOHuA/VEujFe7QqVI/AAAAAAAADcw/ktTLQ8rPM20/s1600/mem6.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"> <img border="0" src="http://lh5.ggpht.com/-Mvz6N3XOHuA/VEujFe7QqVI/AAAAAAAADcw/ktTLQ8rPM20/s320/mem6.jpeg"> </a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="http://lh4.ggpht.com/-1Bg7IRbt2sg/VEujG7TxwbI/AAAAAAAADc4/s1600/mem5.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"> <img border="0" src="http://lh4.ggpht.com/-1Bg7IRbt2sg/VEujG7TxwbI/AAAAAAAADc4/s320/mem5.jpeg"> </a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="http://lh5.ggpht.com/-sfbSf9gtaTI/VEujIFNBYLI/AAAAAAAADdA/MWtVbmHl8Ug/s1600/mem4.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"> <img border="0" src="http://lh5.ggpht.com/-sfbSf9gtaTI/VEujIFNBYLI/AAAAAAAADdA/MWtVbmHl8Ug/s320/mem4.jpeg"> </a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="http://lh4.ggpht.com/-Y3kzxaeWruY/VEujJn5SJaI/AAAAAAAADdI/95wrSnazQ34/s1600/mem3.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"> <img border="0" src="http://lh4.ggpht.com/-Y3kzxaeWruY/VEujJn5SJaI/AAAAAAAADdI/95wrSnazQ34/s320/mem3.jpeg"> </a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="http://lh4.ggpht.com/-klbnEhpzlEk/VEujLm7euLI/AAAAAAAADdQ/LUWgoOX3uTA/s1600/mem1.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"> <img border="0" src="http://lh4.ggpht.com/-klbnEhpzlEk/VEujLm7euLI/AAAAAAAADdQ/LUWgoOX3uTA/s320/mem1.jpeg"> </a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="http://lh6.ggpht.com/-ET0NmLnIn8o/VEujM6PPLII/AAAAAAAADdY/httBtw1H6lM/s1600/mem2.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"> <img border="0" src="http://lh6.ggpht.com/-ET0NmLnIn8o/VEujM6PPLII/AAAAAAAADdY/httBtw1H6lM/s320/mem2.jpeg"> </a> </div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-15365185288252219272014-10-22T14:12:00.001-07:002014-10-22T14:16:08.736-07:00DOĞUM GÜNÜNE GÖRE HANGİ HAYVAN OLDUĞUNU ÖĞREN<p>Ocak 1 - 9 ~ Kopek <br>
Ocak 10 - 24 ~ Fare <br>
Ocak 25 - 31 ~ Aslan <br>
Şubat 1 - 5 ~ Kedi <br>
Şubat 6 - 14 ~ Kugu <br>
Şubat 5 - 21 ~ Kaplumbaga <br>
Şubat 22 - 28 ~ Panter <br>
Mart 1 - 12 ~ Maymun <br>
Mart 13 - 15 ~ Aslan <br>
Mart 16 - 23 ~ Fare <br>
Mart 24 - 31 ~ Kedi <br>
Nisan 1 - 3 ~ Kopek <br>
Nisan 4 - 14 ~Panter <br>
Nisan 15 - 26 ~Fare<br>
Nisan 27 - 30 ~Kaplumbaga <br>
Mayıs 1 - 13 ~ Maymun <br>
Mayıs 14 - 21 ~ Kugu <br>
Mayıs 22 - 31 ~Aslan <br>
Haziran 1 - 3 ~ Fare <br>
Haziran 4 - 14 ~ Kaplumbaga <br>
Haziran 15 - 20 ~ Kopek <br>
Haziran 21 -24 ~ Maymun <br>
Haziran 25 - 30 ~ Kedi <br>
Temmuz 1 - 9 ~ Fare <br>
Temmuz 10 - 15 ~ Kopek <br>
Temmuz 16 - 26 ~ Kugu <br>
Temmuz 27 - 31 ~ Kedi <br>
Agustos 1 - 15 ~ Maymun <br>
Agustos 16 - 25 ~ Fare <br>
Agustos 26 - 31 ~ Kaplumbaga <br>
Eylul 1 - 14 ~ Kugu <br>
Eylul 15 - 27~ Kedi <br>
Eylul 28 - 30~ Kopek <br>
Ekim 1 - 15 ~ Maymun <br>
Ekim 16 - 27 ~ Kaplumbaga <br>
Ekim 28 - 31 ~Panter <br>
Kasim 1 - 16 ~ Aslan <br>
Kasim 17 -30 ~ Kedi <br>
Aralik 1 - 16 ~ Kopek <br>
Aralik 17 - 25 ~ Maymun <br>
Aralik 26 - 31 ~ Kugu </p>
<p>------------------------------------------------------------<br>
<i><b>Kopek</b></i><br>
Cekici ve populersiniz.. Kolayca arkadaş edinebiliyorsunuz.. Kendinden emin tavirlarinizla grup icinde liderlige yakişiyorsunuz.</p>
<p>------------------------------------------------------------ <br>
<i><b>Kedi</b></i> <br>
Utangac ve sevimlisiniz. Tanimadiginiz insanlarla konuşmayi sevmez ama arkadaşlarinizla herşeyi paylaşabilirsiniz. Arkadaş seciminde oldukca dikkatlisiniz. Sevilen birisiniz.</p>
<p>------------------------------------------------------------<br>
<i><b>Maymun</b></i> <br>
Yerinde duramayan birisiniz.Cok arkadaşiniz var ve sosyal yaşaminiz cok renkli. Dedikoduyu biraz seviyorsunuz. Sizi taniyan sizin gibi biri daha olmadigini duşunuyor. Dikkat cekmeyi cok seviyorsunuz.</p>
<p>------------------------------------------------------------ <br>
<i><b>Panter</b></i><br>
Esrarengiz birisiniz. Ne zaman nasil davranacaginiz pek belli olmuyor. Cogu şeyden ilk sizin haberiniz oluyor bu yuzden cok ilgi goruyorsunuz.</p>
<p>------------------------------------------------------------<br>
<i><b>Fare</b></i> <br>
Sessiz sakin ama cok zekisiniz. Dost canlisi, sevilmeyi bekleyen tavirlariniz ilgi cekiyor. Kucuk bir arkadaş grubu size yetiyor. Fazla populer olmasaniz da yakinlarinin el ustunde tuttugu birisiniz </p>
<p>------------------------------------------------------------ <br>
<b><i>Aslan</i></b><br>
Siz lider olmak icin dogmuşsunuz. Sozunu dinleten, dedigini yaptiran birisiniz. Kararli tavirlariniz cevrenizdekileri etkiliyor. Insanlarin arkadaş olmak isteyebilicegi birisiniz. </p>
<p>------------------------------------------------------------ <br>
<i><b>Kaplumbaga</b></i> <br>
Uyumlu, sicakkanli birisiniz. Size nasil davranilmasini istiyorsaniz siz de herkese oyle davraniyorsunuz. Sadik ve durustsunuz, yapmacik insanlara ve dedikoduya karşisiniz.</p>
<p>------------------------------------------------------------ <i><b>Kugu</b></i><br>
Cok hassas ve narinsiniz. Kolay aşık oluyorsunuz. Ne cok utangac ne cok girişkensiniz. Arkadaş grubunuzda kirilmamasi icin kollanan birisiniz.</p>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="http://lh5.ggpht.com/-MBmbatHILc0/VEgeWKRkBOI/AAAAAAAADbg/uw8o5lboLBY/s1600/hangi-hayvansnz-3-1-s-307x512.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"> <img border="0" src="http://lh5.ggpht.com/-MBmbatHILc0/VEgeWKRkBOI/AAAAAAAADbg/uw8o5lboLBY/s640/hangi-hayvansnz-3-1-s-307x512.jpg"> </a> </div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-61507129514586663112014-10-22T07:22:00.001-07:002014-10-22T08:03:48.233-07:00ÜKLE BAYRAKLARI VE ANLAMLARI<p><b><i>Japonya Bayrağı</i></b><br>
Beyaz renk dürüstlük ve saflığı , kırmızı daire ülkeden doğan güneşi ifade eder. Efsaneye göre bir budist rahip, güneş tanrıçası Amaterasu’nun soyundan geldiğine inanılan Japon hükümdarına bir güneş diski vermiş, o gün bugündür de bu kızıl güneş simgesini bayraklarında kullanıyorlarmış. </p>
<p><b><i>Almanya Bayrağı</i></b>, <br>
Renklerindeki siyah sarı ve kırmızıyı Napolyon zamanındaki savaşlarda Alman askerlerinin kullandığı üniforma renklerinden alındığı söylenir. Dizayn olarak 1831 yılında ilk olarak düşünülmüş ve ardından 1919 yılında imparatorluktan cumhuriyete geçişte resmi olarak kabul edilmiştir.1949 yılında Doğu ve Batı Almanya ikiye olarak ayrılınca bayraklarda değişiklikler olmuş olmasına rağmen 1990 yılında tekrar ilk orijinal haline dönmüştür. </p>
<p><b><i> Fransa Bayrağı</i></b><br>
Fransa Bayrağı, Renklerindeki mavinin özgürlüğü, beyazın eşitliği, kırmızının ise birliği temsil ettiği söylenmekle birlikte orijinal olarak mavi-kırmızının, Paris’in renkleri olduğu ve beyazın da Bourbon Sarayı’nı temsil ettiği belirtilmektedir. </p>
<p><b><i>İtalya Bayrağı</i></b>,<br>
Kullanılan dikey yeşil beyaz ve kırmızı renkleri ilk olarak Napolyon tasarlamıştır. Yeşil renk, Napolyon’un en sevdiği renkmiş. hatta derler ki, o yillardaki lombarda lejyonu’nun renkleriymis bunlar. 1796’da bu renkler yatay şeklindeymiş, 1798’de dikey hale getirilmişler, 1814 yilinda Napolyon’un çöküşü ile bu bayrak kullanılmamaya başlanmış olsa da 1861 senesinde yeni krallık ile birlikte tekrar kullanılmaya başlanmış.</p>
<p><b><i>Yunanistan Bayrağı</i></b>,<br>
Mavi rengi deniz ve gök renginden alıyor. Rüzgarlı bir havada bayraklarına baktıkları zaman Ege Denizi’nin dalgalanmasını hissediyorlarmış. Yat ay 9 çizgiyse, Osmanlı İmparatorluğu zamanında, Osmanlılar’dan istedikleri 9 isteğe bağlıyorlar. Sol üst köşedeki haç işaretiyse Ortodoks kilisesini ve bu Ortodoks kilisesinin Yunan milleti üzerindeki etkinliğini ifade ediyormuş.</p>
<p><b><i>Nepal Bayrağı</i></b>, <br>
Zemindeki kırmızı, ulusal çiçekleri olan Rhododendron’in rengiymiş bayrağın sınırlarını çizen mavi ise barışı temsil ediyormuş. Üst üçgen içindeki yukarı bakan hilal; tek hükümdar ve sarayı temsil ederken, alt üçgen içindeki 12 köşeli güneş ise Rana hanedanını temsil ediyor.</p>
<p><b><i>İspanya Bayrağı</i></b>,<br>
Bayrakta yatay olarak kullanılmış olan sarı ve kırmızı renkler zamanın Castilya ve Aragon güçlerinin renkleriymiş. 1927’de ise bayrak son halini almış. Ortadaki armaysa kraliyet arması olarak belirtiliyor.   </p>
<p><b><i>Portekiz Bayrağı</i></b>,<br>
Bayraktaki yeşil rengi Portekiz’in kralı olan Kral Henry’nin sevdiği renkmiş.Kırmızıysa devrim anlamında kullanılmış. İki rengin tam ortasındaki armaysa, altta o zamanın ilkel navigasyon aleti olan “armillery” ve onun üzerinde de geleneksel Portekiz kalkanı varmış. </p>
<p><b><i>Arjantin Bayrağı,</i></b><br>
Açık mavi/beyaz kombinasyonlarını ilk olarak özgürlük hareketinin lideri Manuel Belgrano kullanmış. Rosario Savaşı’nda bu renkler ilk defa görünmüş, denen odur ki, savaş esnasında mavi gökyüzü üzerinde beyaz bulutlar ve pırıl pırıl bir Mayıs güneşi varmış ve bayrağın anlamı oradan geliyormuş.    </p>
<p><b><i>Afganistan Bayrağı </i></b><br>
2002 – 2004 yılı arasında Afganistan’ı yöneten geçici hükûmet tarafından tasarlanmıştır. 1930 – 1973 yılları arasında monarşi ile yönetilen dönemde kullanılan bayrağa oldukça benzeyen bayrağın eski tasarımdan farkı ortada bulunan amblemin üst kısmında bulunan şahadet yazısıdır. Bugün kullanımda olan bayrak 4 Ocak 2004 tarihinde kullanıma girmiştir. Afganistanın eski bayrağı: Üç eşit genişlikte yatay şeritten oluşur. En üstte yeşil, ortada beyaz, altta siyah renkleri olan bayrağın ortasında Afganistan’ın, ortasında mihrabı Mekke’ye dönük bir cami tasviri bulunan klâsik armasıdır.  </p>
<p><b><i>Cezayir Bayrağı </i></b><br>
Zemini ortadan ikiye bölen iki dikey şerit ve bayrağın tam ortasında kalacak şekilde yerleştirilmiş bir hilâl ve yıldızdan oluşur. Cezayir’in bugün kullanımda olan bayrağı 3 Haziran 1962 yılındaki yasa ile kabul edilmiştir. Bayrağın ana şekillerinin kökeni 19. yüzyıla dayanır. Hilâl ve yıldızın eklenmesi Osmanlı Devleti’ne bağlı özerk bir eyâlet iken olmuştur. Cezayir bayrağının ortadan ikiye bölünmüş bayrağındaki, bakan kişinin sağında kalan beyaz bölümü barışı, solda kalan yeşil kısım ise Cezayir askerlerinin Cezayir Bağımsızlık Savaşı için yaptıkları mücadeleler sırasında döktükleri “şehit” kanlarını temsil eder. Cezayir’in donanma bayrakları ise ulusal bayraktan biraz değişiktir. Sol kısımda, yeşil zeminin sol üst köşesinde iki küçük çapraz çapa bulunur.  </p>
<p><b><i>Bulgaristan Bayrağı</i></b><br>
Sırayla beyaz, yeşil ve kırmızı renkli üç eşit kalınlıkta çizgiden oluşur. Bulgaristan Cumhuriyeti’nin resmi bayrağıdır. Beyaz barışı, yeşil Bulgaristan topraklarının verimliliğini, kırmızı da insanlarının cesaretini temsil eder. İlk halinde, 19. yüzyıldaki Panislavizm etkisiyle panislavik renkler kullanılmıştı. Ortadaki şerit mavi renkte idi ve bayrak Rusya bayrağına benzemekteydi. 1878’de Osmanlı Devleti’nde özerkliğini kazandıktan sonra, ülkenin bir tarım ülkesi olarak öne çıkmasını temsilen orta şerit yeşil olarak değiştirildi. 1989’da, eskiden bayrağın üst köşesinde bulunan devlet nişanı kaldırıldı. Nişanda, şahlanmış bir arslan, iki tarafında başaklar, beş köşeli bir yıldız, ve ilk Bulgar Prensliğinin ilan edildiği yıl olan 681 yazısı ile Komünist Parti’nin iktidara geldiği yıl olan 1944 yazısı bulunuyordu. </p>
<p><b><i> Çek Cumhuriyeti Bayrağı</i></b><br>
Eski Çekoslovakya bayrağının aynısıdır. Çekoslovakya’nın dağılışı sonrası Slovakya kendine yeni bir bayrak uyarlarken, Çek Cumhuriyeti tarihî bağlardan dolayı bu bayrağı korumuştur. Bayrağın ana renklerini oluşturan kırmızı ve beyaz çok eski ulusal ve Bohemya bayrağında yer alan renklerdir. Uzun yıllar böyle kullanılan bayrağa hem Polonya bayrağı ile aynı özellikleri taşıması hem de Avusturya bayrağı ile aynı renklerde olması nedeni ile mavi bir kısım eklenme yoluna gidilmiştir. Bu fikri kimin gerçekleştirdği hakkında kesin bir bilgi yoksa da birçok araştımacı Jaroslav Kursa (1875 – 1950) adı üzerinde fikir birliğine varır. Çekoslovakya’nın bu yeni bayrağı 30 Mart 1920 yılında Çekoslovakya Millet Meclisi’nde (ČSR) onaylanarak resmî bayrak hâline getirilir. Bu zamandan başlayarak – II. Dünya Savaşı işgâl yılları hâriç- üç renkli Çekoslovak bayrağı kullanılmaktadır.</p>
<p><b><i>Filistin Bayrağı </i></b><br>
İlk olarak Şerif Hüseyin tarafından 1916’daki Osmanlı Devleti’ne karşı yapılan Arap ayaklanmasının sembolü olarak tasarlandı. Ardından 1964 yılında bayrak Filistin Kurtuluş Örgütü tarafından Filistin halkının bayrağı olarak ilan edildi ve 15 Kasım 1988 yılında da yine Filistin Kurtuluş Örgütü tarafından Filistin Ülkesi’nin bayrağı olarak ilan edildi. Bayrak üç eşit boyutta şeritten oluşur. Bunu soldan en uç noktası bayrağı ortalayacak şekilde duran bir ikizkenar üçgen tamamlar. Bayrak Batı Sahra ve Ürdün’ün bayraklarına çok benzer.  </p>
<p><b><i>Güney Kore Cumhuriyeti Bayrağı </i></b>Tegıki Çosan krallığı döneminde benimsenmiştir. Adını eşit olarak ve kusursuz bir dengeyle ikiye bölünmüş olan ortasındaki tegık çemberinden alır. Bu simge birbirine karşıt olan ama kusursuz bir uyum ve denge oluşturan evrensel güçlerin simgesi iki zıt öğeden oluşur: Yin ve Yang. Üstteki kırmızı bölüm Yang’ı alttaki mavi bölüm Yin’i simgeler. Bayrağın dört köşesindeki üçlü çizgiler karşıtlık ve uyumu anlatır. Sol üst köşedeki üç kesiksiz çizgi cennet ve gökyüzünü, sağ üst köşdeki iki kesikli çizgi arasındaki kesiksiz çizgi yeryüzünü, sol alt köşedeki iki kesiksiz çizgi arasındaki kesikli çizgi ateşi, sağ alt köşedeki kesikli çizgiler ise suyu temsil eder. Bayrağın beyaz fonu, Kore halkının katıksız arılığını ve barışsever kişiliğini anlatır. Bayrağın bütünü, Kore halkının evrenle uyum içinde yaşama ülküsünü simgeler.  </p>
<p>Bayraktaki kırmızı-beyaz renk gelenekten gelmektedir.Kullanılan yaprak da akçaağaç yaprağıdır.        Bahreyn Bayrağı Bahreyn Bayrağı Beyaz Bölümün kırmızı tarafın içine giren her bir çıkıntısı İslâm`ın beş şartından birini simgeler. Zemin rengi kırmızı, tarih boyunca İran liman kentlerinin geleneksel </p>
<p><b><i>Lübnan Bayrağı </i></b><br>
Kırmızı renk ülkenin bağımsızlığı için akmış insanların kanlarını temsil ederken beyaz renk barışı ve Lübnan’ın dağlarında bulunan karı temsil eder. Bayrağın ortasında bulunan sedir ağacı tasviri ebediyeti ve istikrarı simgeler. </p>
<p><i><b>Çin Bayrağı</b></i><br>
Tegıki Çosan krallığı döneminde benimsenmiştir. Adını eşit olarak ve kusursuz bir dengeyle ikiye bölünmüş olan ortasındaki tegık çemberinden alır. Bu simge birbirine karşıt olan ama kusursuz bir uyum ve denge oluşturan evrensel güçlerin simgesi iki zıt öğeden oluşur: Yin ve Yang. Üstteki kırmızı bölüm Yang’ı alttaki mavi bölüm Yin’i simgeler. Bayrağın dört köşesindeki üçlü çizgiler karşıtlık ve uyumu anlatır. Sol üst köşedeki üç kesiksiz çizgi cennet ve gökyüzünü, sağ üst köşdeki iki kesikli çizgi arasındaki kesiksiz çizgi yeryüzünü, sol alt köşedeki iki kesiksiz çizgi arasındaki kesikli çizgi ateşi, sağ alt köşedeki kesikli çizgiler ise suyu temsil eder. Bayrağın beyaz fonu, Kore halkının katıksız arılığını ve barışsever kişiliğini anlatır. Bayrağın bütünü, Kore halkının evrenle uyum içinde yaşama ülküsünü simgeler. </p>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="http://lh3.ggpht.com/-RzLZJY4YtJc/VEfGrxcocQI/AAAAAAAADbQ/qRD7UozaJlg/s1600/images.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"> <img border="0" src="http://lh3.ggpht.com/-RzLZJY4YtJc/VEfGrxcocQI/AAAAAAAADbQ/qRD7UozaJlg/s640/images.jpeg"> </a> </div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-30887483904468629322014-10-20T13:24:00.000-07:002014-10-22T08:03:44.100-07:00AYRILIK ACISI ÇEKENLERE 10 ÖNERİ<b>Kötü bitmiş bir ilişkiden hiç yara almadan çıkmak zor. Ayrılığı en az zararla atlatmanızı sağlayacak ve iyileşme sürecinizi hızlandıracak 10 etkili tavsiye...</b><br />
Bir kadının ayrılıktan sonra yatağında ağlayarak dondurma yemesi, artık revaçta değil ve kabul edelim seksist. Büyük bir kalp kırıklığından sonra hayatımızı düzene sokmak için daha iyi bir zaman olmayacak. Bu yüzden şimdi harekete geçme zamanı! Ayrılık acısını mümkün olan en iyi şekilde ve en kısa zamanda atlatmak için en etkili 10 yolu sizler için bir araya getirdik.<br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-MW4RnSxAIG8/VEV22lqFR1I/AAAAAAAADa0/kptWWem6wb8/s1600/burc400_3923423655017c0eda1212.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-MW4RnSxAIG8/VEV22lqFR1I/AAAAAAAADa0/kptWWem6wb8/s1600/burc400_3923423655017c0eda1212.jpg" height="234" width="320" /></a><b>Eski sevgilinizi sosyal medya hesaplarınızdan silin veya engelleyin</b><br />
<div>
<div>
Onun paylaşımları sizin için yıpratıcı olabilir. Belki kendinizi Facebook duvarınızda onu hatırlatan paylaşımlarla başa çıkabilecek kadar olgun ve makul biri olarak görüyor olabilirsiniz. Ya da yaptığı paylaşımların sizi asla üzemeyeceğini de düşünebilirsiniz. Ama unutmayın ki zamanla onun hayatına giren başka insanlar olabilir ve bunu görmek ne olursa olsun sizi mutlu etmeyecek.</div>
<div>
<b>Tek başınıza kalmak gibi bir düşünceniz varsa, en doğrusu arkadaşlarınızı çağırmanız</b><br />
Bu dönemde yalnız ve üzgün olmayı tercih edebilirsiniz. Birisi ile kötü bir ayrılık yaşadığınızda, tüm nihilistik tavrınızı takınıp Calvin Harris şarkılarını dinlemez, sert bir şeyler ister ve o metalci, asi Korn ruhuna geri dönersiniz. Ertesi gün utanç duyacağınız bir yanlışı yapmak üzere bile olabilirsiniz. Bunların yerine sevdiğiniz bir arkadaşınızla dertleşmek, çok daha iyi bir seçenek. Hepimizin kalp kırıklıkları var. Onlar sizi, pijamalarınızın içinde, dağınık saçlarınızla ağlıyorsunuz diye yargılamazlar. </div>
<div>
<b>Hemen arkadaş kalmaya karar vermeyin</b><br />
Arkadaş kalmak da elbette bir seçenek, fakat hemen buna karar vermeyin. O bunu önerdiyse bile, biraz düşünmeye ihtiyacınız olduğunu söyleyin. <br />
Bu bir dürtü, çünkü siz ayrılığı çok fazla umursayan taraf olarak görülmek istemiyorsunuz. Soğuk kanlı durmak istiyorsunuz. Ama gerçekte, bu yapmacık garip ayrılık süreci boyunca; onunla arkadaş kalabilecek ya da kalamayacak olmanızı söylemek zor. Genellikle, bir taraf arkadaş kalmak isterken diğeri daha fazlasını ister. Sağlıklı bir arkadaşlıktan önce bunun üzerinde çalışmalısınız, tabii eğer gerçekten bu sağlıklı arkadaşlık mümkünse. Onun ile arkadaş kalmayı istememeniz, mağlubiyeti kabul ettiğiniz anlamına gelmez</div>
<div>
<b>Sizi yoğun tutacak aktivitelere başlayın</b><br />
Belki bu yoga için iyi bir zaman olmayabilir. Fakat yeni bir şeylere başlamak için iyi bir zaman. Mesela kikboks, emin olun negatif enerjinizi dışarı atmak için size iyi gelecek.</div>
<div>
<b>Dışarıda daha fazla zaman geçirin</b><br />
Bu bir klişe olabilir ama biraz temiz hava almak, gerçekten kafanızın içindeki gereksiz düşünceleri temizlemenize yardımcı olur. Bir süre için güneşi görmek sizce de iyi bir fikir değil mi? En azından her gün iki saatliğine unutulmuş rüyalar mağarasından çıkın ve dış dünya ile etkileşime geçin.<br />
<b>Telefonunuzu sizden uzak tutacak bir arkadaşınız olsun</b><br />
Ona mesaj atmak istiyorsanız, telefonunuzu sizden uzaklaştıracak ve mesaj atmanızı engelleyecek bir arkadaşınızın sürekli yanınızda olması iyi olabilir. Hadi kabul edelim, hepimiz gecenin ikisinde eski sevgililerimize mesaj atmadık mı? Eğer o da cevap atarsa, hala bize karşı hisleri olabileceğini varsayarız. Eski sevgilinize mesaj atmak, iki adım ilerlemek sonra geriye adım atıp tavşan deliğine düşmektir. Eğer, o “nasıl gidiyor?” diye bir mesaj attıysa da sakin olun, bu ilkbahar gelini olacağınız anlamını gelmiyor.<br />
<b>Göz yaşlarınızı tutmayın</b><br />
İhtiyaç duyduğunuzda ağlamamak için kendinizi tutmaya çalışmayın, bırakın göz yaşlarınız aksın. Ayrılık acısının ilk günlerindeki uzun ağlama nöbetlerinden sonra, kendinizi toparlamaya başladığınızı hissedebilirsiniz. Ama bazen içinizden bir şey kopar ve ağlama ihtiyacı hissedersiniz. Bu çok normal, sakın kendinizi tutmayın ve ihtiyaç duyduğunuzda ağlayın. Ağlama isteğiniz, zayıf veya güçsüz olduğunuzdan değil; hala hissedebilen ve yarası henüz kapanmayan bir kadın olduğunuzdan. Ara sıra gelen ağlama hissi, iyileşmeye başladığınızın da bir göstergesi. Bırakın içinizdeki duygular da göz yaşları ile beraber yavaş yavaş kurusun.<br />
<b>Ortak arkadaşlarınızla bir süre görüşmeyin</b><br />
Ortak bir arkadaşınızdan, bir doğum günü partisi daveti aldıysanız, gitmeyin. Evde oturun, yüzünüze maske uygulayın, film izleyin. İlk başta bu ona ne kaybettiğini, sizin iyi durumda olduğunuzu ve kazanan taraf olduğunuzu göstermek için güzel bir fırsatmış gibi gelebilir. Yüksek topuklarınızı giyip ona nispet yapan muhteşem kahkahalar atabilir ve kendinizi tatmin edebilirsiniz. Ama bir düşünün. Bu gerçekten sizin için iyi mi olur? Duygularınızı tamamen köreltip, özlem hissine ve verdiği acıya dayanabilir misiniz? Ona karşı nefret veya suçlama duygusu bile hissetmediğinizde bunun zamanı gelmiş olabilir, ama şu an değil.<br />
<b>Biraz yavaşlayın</b><br />
Bu dönemde başka biri ile sevgili olursanız, biraz ağırdan alın. Daha yeni bir ilişkiden çıktınız, kalbiniz yaralı ve Jean-Claude Van Damme filmindeki tankerler gibi bir patlama yaşadı. Yavaştan alacak ve sıradan bir şeymiş gibi bunun tadını çıkaracaksanız, bu size gerçekten bir ilişkiye hazır olup olmadığınızı anlamanız için biraz zaman verecek. Ama dediğimiz gibi kalbiniz bir kez kırıldı, ilk başta biraz ağır adımlar atmakta fayda var.<br />
<b>Kendinizi geri kazanmak için planlar yapın</b><br />
Kişisel gelişim kitapları alın, spor yarışmalarına katılın, alışverişe çıkın, yakın kız arkadaşlarınız ile daha önce görmediğiniz yerlere gidin. Banyonuzu ‘umurumda değil’ rengine boyayın. Sadece kendiniz için bir şeyler yapın. Onu geri kazanmak için bir şeyler yapmayın.<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br /></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-87188018631028791682014-10-17T10:21:00.000-07:002014-10-17T10:21:11.915-07:00DÜNYANIN EN İLGİNÇ YAPILARI<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<b><br /><br /><img border="0" src="https://4.bp.blogspot.com/-5JzfHzilaJQ/VEFLyNqX9VI/AAAAAAAADZg/uR8ePWFTBC0/s1600/543bbe7c6658614574061dfa.jpg" /><br /><br />Gelin listeye planlanan ve yapım aşamasında olan en uzun binayla, yani Suudi Arabistan'daki Kral Kulesi ile başlayalım. 828 metre yüksekliğiyle kategorisinde birinci sırada olan bu kule için 1.2 milyar dolar harcanmıştır. Cidde'de inşa edilen bu muhteşem yapı, lüks konutları, ofis alanları, gözlem evi, Four Seasons Oteli ve 157. katta bulunan dünyanın en yüksek terası olma özelliğiyle göz kamaştırıyor. Geçen sene başlayan projenin, 2019'da tamamlanması planlanıyor<br /><br /> <img border="0" src="https://2.bp.blogspot.com/-p7TtSRbNO0Q/VEFMbMlhhxI/AAAAAAAADZs/8vXrpOQG7Fg/s1600/050612-kendi-icinde-bir-ehir-barndran-gokdelen-1.jpg" /><br /><br />1993'den beri inşaatına devam edilen, 4.2 milyar dolar harcanan 121 katlı devasa yapı büyük ölçüde tamamlandı. Resmi olarak 2015 yılında açılacak olan gökdelen, dünyanın en uzun ikinci gökdeleni olma özelliği taşıyor. Henüz açılamamasına rağmen, birçok insan başları döne döne kulenin tepesindeki anılarını ölümsüzleştirmiş durumdalar. Ek olarak iki Rus babayiğit de izinsiz olarak kulenin tepesine şimdiden çıktılar. Birçok amaçla kullanılacak olan bina, 9 farklı dikey bölgeden oluşuyor ve dışı doğal havalandırmayı sağlayan camla kaplanmıştır.<br /><br /><img border="0" src="https://4.bp.blogspot.com/-4Np2NacJXDM/VEFMuZhOAdI/AAAAAAAADZ0/Lfz4onNrk0c/s1600/543bd070d0dc162f7a2e1448.jpg" /><br /><br />Dünya şeklinde yapılan adalarıyla, bilinen en büyük alışveriş merkezleriyle, tabii ki yeryüzünün en yüksek binalarıyla Dubai, dünyanın lüks ve ihtişam merkezi haline getirildi. Dubai İncisi de 2009 yılında yapımına başlanan ve 2016'da tamamlanması planlanan 73 katlı yapısıyla Dubai'nin şanını yürütmeye devam edecek. 'Entegre Edilmiş Şehir' temasıyla tasarlanan bu 4 bacaklı muhteşem yapı, gökyüzü köprüsüyle ve 1800 koltuklu sinema salonuyla Dubai Uluslararası Film Festivali'ne de ev sahipliği yapma amacıyla inşa ediliyor.<br /><br /><br /><img border="0" src="https://1.bp.blogspot.com/-QKyw0GOM-cc/VEFNBpnmV8I/AAAAAAAADZ8/hWVo3M3c5jg/s1600/agora4.jpg" /><br />2016 yılında tamamlanacak olan Taipei'deki bu muhteşem gökdelen doğa ana ile insan yapımını birbiriyle buluşturacak. Sarmal biçimdeki 20 katlı lüks rezidanslar yeşille ev hayatını bir arada sunuyor. Balkonları bahçe şeklinde tasarlanan evlerde, yağmur suları ve güneş enerjisi de değerlendirilecek.<br /><br /> <img border="0" src="https://1.bp.blogspot.com/-E54lu4h21QU/VEFNWd8OFrI/AAAAAAAADaE/W34gou6vRWo/s1600/World_One_Mumbai.png" /><br />Gelecek yıl tamamlandığında dünyanın en uzun oturulabilir binası olacak olan World One, 117 katlık yapısıyla, Mumbai'nin şu an en uzun binası olan, 61 katlı Imperial Tower'ın elinden ünvanı neredeyse ikiye katlayarak alacak. Armani tarafından dizayn edilen, 300 dairelik binalar 1.5 milyon dolardan satılacak. Bunun yanı sıra bu gökdelen, kendi kategorisinde birinciliği yine Hindistan'da yapılacak olan 126 katlı başka bir gökdelen yüzünden çok fazla elinde tutamayacak.<br /><img border="0" src="https://1.bp.blogspot.com/--6uEb4TJFDA/VEFN7kvx3nI/AAAAAAAADaU/h2SexKcrLgw/s1600/Lotte%2BJamsil%2BSuper%2BTower%2B123%2B(1).jpg&container=blogger&gadget=a&rewriteMime=image%2F*" /><br /><br />2016 yılında tamamlandığında, 555 metre uzunluğuyla ve 123 katlı yapısıyla Güney Kore silüetinde yerini alacak olan gökdelen. İçerisinde dükkan, ofis, otel, apartman ve gözlem evinin bulunacağı bu devasa yapı ihtişamı ve büyüklüğüyle, Kore Yarımadası'nda bulunan en yüksek yapı olan Ryugyong Oteli'nin yerini alacak.<br /><img border="0" src="https://4.bp.blogspot.com/-l86fvuhNvNg/VEFONnfJTqI/AAAAAAAADac/zl5Yi_aV9jQ/s1600/543bdc7b9be8d0513f602ec9.jpg" /><br /><br />Tek tipleşen otel yapılarından sıkılan insanlar için, iki uçurum arasına konuşlanmış, terk edilmiş bir taş ocağına kurulan ve altından göl geçen bir otel cazibe uyandırabilir. 2016 yılında açılacak olan, bir uçtan diğer uca 170 metrelik bir alanı kapsayan otel müşterilerine 'kayak, su parkı ve asma bahçeleriyle' eğlenceli bir tatil vaadediyor.<br /><br /><img border="0" src="https://1.bp.blogspot.com/-vSDBsrOZAjg/VEFOimeLNDI/AAAAAAAADak/faCswgEKKMA/s1600/Songjiang-Shimao-Hotel-CHINA.jpg" /><br /><br />Görünüşe göre, büyük taş yapılar arasına ve göl üzerine lüks oteller inşa etme fikri, zengin Çinliler için yeni bir tatil alternatifi olacak. 19 katlı bu tatil köyü, Dawang Tatil Köyü'ne benzer ancak yukarıdakinden farklı olarak dağların uç taraflarına yapışık ve ön tarafından şelale akan şekilde tasarlanmıştır. Şayet gökdelen tepelerinden yeteri kadar keyif almıyorsanız, bu otelde suyun altında da keyifli görüntüler yakalayabilirsiniz. </b><div>
<b><br /></b></div>
<div>
<b><br /></b></div>
<div>
<b><br /></b></div>
<div>
<b><br /></b></div>
<div>
<b><br /></b></div>
<!-- Blogger automated replacement: "https://images-blogger-opensocial.googleusercontent.com/gadgets/proxy?url=http%3A%2F%2F4.bp.blogspot.com%2F-4Np2NacJXDM%2FVEFMuZhOAdI%2FAAAAAAAADZ0%2FLfz4onNrk0c%2Fs1600%2F543bd070d0dc162f7a2e1448.jpg&container=blogger&gadget=a&rewriteMime=image%2F*" with "https://4.bp.blogspot.com/-4Np2NacJXDM/VEFMuZhOAdI/AAAAAAAADZ0/Lfz4onNrk0c/s1600/543bd070d0dc162f7a2e1448.jpg" --><!-- Blogger automated replacement: "https://images-blogger-opensocial.googleusercontent.com/gadgets/proxy?url=http%3A%2F%2F1.bp.blogspot.com%2F-QKyw0GOM-cc%2FVEFNBpnmV8I%2FAAAAAAAADZ8%2FhWVo3M3c5jg%2Fs1600%2Fagora4.jpg&container=blogger&gadget=a&rewriteMime=image%2F*" with "https://1.bp.blogspot.com/-QKyw0GOM-cc/VEFNBpnmV8I/AAAAAAAADZ8/hWVo3M3c5jg/s1600/agora4.jpg" --><!-- Blogger automated replacement: "https://images-blogger-opensocial.googleusercontent.com/gadgets/proxy?url=http%3A%2F%2F1.bp.blogspot.com%2F--6uEb4TJFDA%2FVEFN7kvx3nI%2FAAAAAAAADaU%2Fh2SexKcrLgw%2Fs1600%2FLotte%252BJamsil%252BSuper%252BTower%252B123%252B" with "https://1.bp.blogspot.com/--6uEb4TJFDA/VEFN7kvx3nI/AAAAAAAADaU/h2SexKcrLgw/s1600/Lotte%2BJamsil%2BSuper%2BTower%2B123%2B" --><!-- Blogger automated replacement: "https://images-blogger-opensocial.googleusercontent.com/gadgets/proxy?url=http%3A%2F%2F1.bp.blogspot.com%2F-vSDBsrOZAjg%2FVEFOimeLNDI%2FAAAAAAAADak%2FfaCswgEKKMA%2Fs1600%2FSongjiang-Shimao-Hotel-CHINA.jpg&container=blogger&gadget=a&rewriteMime=image%2F*" with "https://1.bp.blogspot.com/-vSDBsrOZAjg/VEFOimeLNDI/AAAAAAAADak/faCswgEKKMA/s1600/Songjiang-Shimao-Hotel-CHINA.jpg" --><!-- Blogger automated replacement: "https://images-blogger-opensocial.googleusercontent.com/gadgets/proxy?url=http%3A%2F%2F1.bp.blogspot.com%2F-E54lu4h21QU%2FVEFNWd8OFrI%2FAAAAAAAADaE%2FW34gou6vRWo%2Fs1600%2FWorld_One_Mumbai.png&container=blogger&gadget=a&rewriteMime=image%2F*" with "https://1.bp.blogspot.com/-E54lu4h21QU/VEFNWd8OFrI/AAAAAAAADaE/W34gou6vRWo/s1600/World_One_Mumbai.png" --><!-- Blogger automated replacement: "https://images-blogger-opensocial.googleusercontent.com/gadgets/proxy?url=http%3A%2F%2F4.bp.blogspot.com%2F-5JzfHzilaJQ%2FVEFLyNqX9VI%2FAAAAAAAADZg%2FuR8ePWFTBC0%2Fs1600%2F543bbe7c6658614574061dfa.jpg&container=blogger&gadget=a&rewriteMime=image%2F*" with "https://4.bp.blogspot.com/-5JzfHzilaJQ/VEFLyNqX9VI/AAAAAAAADZg/uR8ePWFTBC0/s1600/543bbe7c6658614574061dfa.jpg" --><!-- Blogger automated replacement: "https://images-blogger-opensocial.googleusercontent.com/gadgets/proxy?url=http%3A%2F%2F4.bp.blogspot.com%2F-l86fvuhNvNg%2FVEFONnfJTqI%2FAAAAAAAADac%2Fzl5Yi_aV9jQ%2Fs1600%2F543bdc7b9be8d0513f602ec9.jpg&container=blogger&gadget=a&rewriteMime=image%2F*" with "https://4.bp.blogspot.com/-l86fvuhNvNg/VEFONnfJTqI/AAAAAAAADac/zl5Yi_aV9jQ/s1600/543bdc7b9be8d0513f602ec9.jpg" --><!-- Blogger automated replacement: "https://images-blogger-opensocial.googleusercontent.com/gadgets/proxy?url=http%3A%2F%2F2.bp.blogspot.com%2F-p7TtSRbNO0Q%2FVEFMbMlhhxI%2FAAAAAAAADZs%2F8vXrpOQG7Fg%2Fs1600%2F050612-kendi-icinde-bir-ehir-barndran-gokdelen-1.jpg&container=blogger&gadget=a&rewriteMime=image%2F*" with "https://2.bp.blogspot.com/-p7TtSRbNO0Q/VEFMbMlhhxI/AAAAAAAADZs/8vXrpOQG7Fg/s1600/050612-kendi-icinde-bir-ehir-barndran-gokdelen-1.jpg" -->Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-77676135224052920292014-10-16T11:01:00.000-07:002014-10-16T11:01:13.014-07:00BONZAİYE KARŞİ SENDE FARKINDALIK YARAT PAYLAŞ<div>
<div style="display: inline !important;">
<div style="display: inline !important;">
<div style="display: inline !important;">
<div style="display: inline !important;">
<div style="display: inline !important;">
<div style="display: inline !important;">
<div style="display: inline !important;">
<div style="display: inline !important;">
<div style="display: inline !important;">
<b><b><b><b><b><b><b><b><b><b><div style="display: inline !important;">
<b><div style="display: inline !important;">
<b><div style="display: inline !important;">
<b><br /></b></div>
</b></div>
</b></div>
</b></b></b></b></b></b></b></b></b></b></div>
</div>
</div>
</div>
</div>
</div>
</div>
</div>
</div>
</div>
<div>
<b></b><div style="display: inline !important;">
<b></b><div style="display: inline !important;">
<b></b><div style="display: inline !important;">
<b></b><div style="display: inline !important;">
<b></b><div style="display: inline !important;">
<b></b><div style="display: inline !important;">
<b></b><div style="display: inline !important;">
<b></b><div style="display: inline !important;">
<b></b><div style="display: inline !important;">
<b><b><b><b><b><b><b><b><b><b><div style="display: inline !important;">
<b><div style="display: inline !important;">
<b><div style="display: inline !important;">
<b>ÇOCUKLAR MADDE KULLANMAYA İLK SİGARAYLA BAŞLIYOR</b></div>
</b></div>
</b></div>
</b></b></b></b></b></b></b></b></b></b></div>
</div>
</div>
</div>
</div>
</div>
</div>
</div>
</div>
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div>
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-RnzYf4-aZHk/VEAFxR7-pII/AAAAAAAADZM/kGAGSWHy76g/s1600/413559.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-RnzYf4-aZHk/VEAFxR7-pII/AAAAAAAADZM/kGAGSWHy76g/s1600/413559.jpg" height="221" width="400" /></a> Bonzai’nin adını son zamanlarda sık duyuyoruz. Bu uyuşturucunun adı neden Bonzai? Daha önce de bu kadar yaygın mıydı? Gündeme gelmesinin nedeni son zamanlardaki ölümler mi? Bonzai denmesinin sebebi, Bonzai’nin bir bitki olması ve bunun üzerinden pazarlama taktiği, bu bir sektör. İyi de bir sektör var karşınızda; farklı segmentte ürünleri piyasaya sürüyorlar ve onu pazarlıyorlar. Burada bir algıya oynanıyor aslında. Bu da nedir; ottur, zararsızdır algısı. Bonzai bir bitki, bonzai bitkisinden üretilmiş bir ürün gibi algı oluşturulmaya çalışılıyor. Çocuklar, madde kullanımına ilk sigarayla başlıyor. Onu kullandıktan sonra diğerlerine daha çabuk gidebiliyorlar ve o algıyı Bonzai iki şekilde kullanıyor. İlk olarak sigara şeklinde sarılarak içiliyor, ikinci olarak hap şeklinde kullanılıyor. Bu algıdan dolayı da genelde sigara şeklinde kullanılıyor. Zaten havalı isimler, zararsız gibi görülen bir otun isminin verilmesi gençlere ulaşmak için pazarlama taktiği. Bunlar kimyasal, laboratuvar ortamında üretilen sentetik uyuşturucu maddeler. O yüzden de çok tehlikeli. Yani içinde bilmediğimiz birçok madde var. Klima gazı, fare ilacı, tarım ilacı vs. bu tür şeyler var. Halüsinasyon yapsın, çok hızlı etki etsin diye kullanılıyor. Tabii bu maddeler Bonzai’nin tehlikesini artırıyor. Sentetik olması, laboratuvar ortamında üretilmesi aynı zamanda ucuzlaştırıyor. Seyreltildikçe ürün daha da ucuz, daha ulaşılabilir hale getiriyor. Artık bunlar sürümden kazanma mantığıyla da piyasaya sürülüyor. Zaten bunu satan da bunun ne olduğunu bilmiyor. Bonzai’nin tespiti ilk olarak 2011 yılında yapıldı. Biz yaklaşık 3 yıldır bunu biliyoruz. Okullardaki kullanım oranında 3 yıldır ciddi artış olduğunu biliyoruz. Liselerde yapılan bir araştırma yüzde 11 uyuşturucu madde kullanımı olduğunu gösteriyor. Yani 10 çocuktan biri kullanıyor. Ucuzluğu ve ulaşılabilirliğinin kolay olması nedeniyle Bonzai’nin bu uyuşturucular arasında ön planda olduğunu söyleyebiliriz. Yine AMATEM’lere son dönem yapılan başvuruların yüzde 75’i Bonzai’den. Bozai’nin şizofren yapma etkisi var. Şizofren olma potansiyeli olan bir insanın bu hastalığa yakalanma ihtimalini 150 kat artıran bir yönü var. Ruh ve sinir hastalıklarında Bonzai etkisinden dolayı artış olduğu söyleniyor. Biz bu durumlar nedeniyle Bonzai kullanımının son dönemde gerçekten artığını söylüyoruz. Bizim yaptığımız çalışmalar ve bunların medyada yer almasının da etkisiyle bu durum toplumun gündemine gelmiş durumda. Ama biz bu senenin uyuşturucuyla mücadele senesi olması gerektiğini önceden belirledik. O yüzden birçok çalışma yapıyoruz. Eğitim faaliyetlerimiz var, uluslararası bir fotoğrafçı olan Valerio Bispuri’nin Bonzai benzeri bir madde olan Pacu ile ilgili bir resim sergimiz var. Sahada çalışanlarla Bonzai’yle ilgili bir çalıştay yaptık. Ekim’de uluslararası konferansımız var. Dünyadaki en kapsamlı uyuşturucu konferansını gerçekleştireceğiz. Bu ilgiyi daha da artırmak, çözüm önerisi sunmak adına bunları yapıyoruz. Bonzai Türkiye’de mi üretiliyor? Bonzai yurt dışından, Çin’den ve özellikle Kıbrıs’tan geliyor. Otları yedirme işi Türkiye’de yapılıyor.</div>
<div>
<b> BONZAİ İLK KULLANILDIĞINDA DA ÖLÜM İHTİMALİ YÜKSEK</b></div>
<div>
Bonzai kullananların tepkileri nasıl değişiyor? İlerleyen süreçlerde hayatlarını nasıl etkiliyor? Ölüm riski nedir? Bonzai sentetik bir madde olduğu için vücut buna çok ciddi reaksiyon veriyor. İlk kullanıldığında da ölüm ihtimali yüksek. Çünkü özellikle kalp krizine neden olma etkisi çok fazla. Şu anda yasal olarak bu tür ölümlerin hepsi incelenmediği için Bonzai’den kaç ölüm olduğunu tam bilemiyoruz. Yani normalde bir suç veya talep yoksa otopsi yapılıp ölüm nedeni araştırılmıyor. Belki birçok vaka vardır genç yaşta kalp krizinden vefatla ilgili ama bunların Bonzai’den kaynaklanıp kaynaklanmadığını bilmiyoruz. Sadece şikayet, suç gibi polisiye bir şey varsa onlar biliniyor. Yani Bonzai kullanıldığı andan itibaren ölüm riski olan bir ürün. Biz velilere, ailelere şunu öneriyoruz; çocuktaki sosyal değişimlere bakın. Fiziksel değişimler daha sonra ortaya çıkabilir ve bu sizin için geç olabilir. Sosyal değişimler nelerdir? Birincisi çocuğun sosyal çevresindeki ani değişiklik, arkadaş çevresindeki değişim. Çünkü madde kullanan çocuklar eski arkadaşlıklarını bırakıp, yeni arkadaşlara alışır. Ona daha fazla madde sunacak çevrelere daha kolay girmeye başlarlar. Bu da arkadaşları değiştirir. Sizin bilmediğiniz arkadaşları ortaya çıkar. İkincisi çocuk okula gidiyorsa, başarısında çok ciddi düşüşler olur. Üç, çocuk sizinle daha az vakit geçirir. Çünkü madde kullandığının anlaşılmasını istemez. Özellikle aileden uzaklaşmaya başlar. Odasına gider, geç gelir, görüşmemeye başlar. Madde kullananlar aslında bunun yanlış bir şey olduğunu bilirler. Bizim gelenek ve göreneklerimize aykırı olduğu için annesinin, babasının yanında sigara bile içmez. Dolayısıyla bunun bilinmesini istemezler. Bu yüzden de daha az vakit geçirmeye başlarlar. Konsantrasyon problemleri çok fazladır. Madde kullananlar odaklanma, koordinasyon sorunu yaşarlar. Evde ödevlerini yapmazlar mesela. Önce bu belirtilere odaklanmalı, fizyolojik değişimler daha sonra gelir. Bonzai böbrek yetmezliğine, kalpte ritim bozukluğuna neden olur. Göz kızarıklıkları, sivilceler gibi fiziksel değişimler de başlar ama anne ve baba çocuğuyla ilgilenmeli ve vakit geçirmeli ki, sosyal değişimler başladığında bunu fark edebilmeli. Yoksa çok geç olabilir. Bağımlılık bir hastalık, ilerledikçe bu kurtulması zor bir hastalık. İlerledikçe, bağımlılık düzeyi arttıkça tedavisi ve rehabilitasyonu zorlaşıyor. </div>
<div>
<b>BONZAİ KULLANAN ÇOCUK ERTESİ GÜN SATICI OLUYOR </b></div>
<div>
Güçlü aile ilişkileri olan çocukların ve gençlerin bu tip uyuşturuculara bağımlılık kazanmasının çok daha düşük bir ihtimal olduğu biliyorum. Bu yüzden ailelere sorumluluk düşüyor sanırım. Aile bağları çok önemli. Hayat boşluk kabul etmiyor, bu kesin. Çocuğun, gencin hayatını daha pozitif şeylerle dolduramazsanız çocuk bir şekilde onu doldurur. Ne yapıyor? Teknoloji bağımlısı oluyor, oyun oynuyor. Sizle vakit geçirmiyor, başkasıyla vakit geçiriyor. Çünkü bu ihtiyaç. Başkalarıyla sosyalleşiyor, sizin istemediğiniz ortamlarda, hayatta bir araya gelmesini istemeyeceğiniz insanlarla bir araya geliyor. Çünkü çocuğun her zaman sosyalleşmeye ihtiyacı var. Siz bunu doğru düzgün planlayamaz ve doğru düzgün yerlere kanalize edemezseniz o zaman çocuk başka yollara, başka kanallara kayabiliyor. Bu da daha büyük problemlere yol açabiliyor. Aileler Ramazan ayını fırsat bilip daha çok birbirleriyle vakit geçirmeli, çocuklarına sahip çıkmalılar. Neden biliyor musunuz? Kullanmaya başlıyor ve ertesi gün o çocuk satıcı oluyor. Çünkü kendini finanse etmesi gerekiyor. Bu uyuşturucuyu alabilmesi gerekiyor. Arkadaşı, dostu hiç önemli değil; artık arkadaşı onun için hedef oluyor. Daha çok yaygınlaşmasının nedeni, bir kere kullananın daha sonra bunu pazarlıyor olması. Bu yüzden de aileler çocuklarıyla daha yakın olmalı, vakit geçirmeli. Onların dertlerini dinlemeli, vakitlerini spor, sanat, manevi şeylerle doldurmalı. Çocuklarına güzel bir hayat sunmalı. Bunlar olursa çocuk zaten ihtiyaç duymuyor ki, niye madde bağımlısı olsun? Çocuk niye madde kullanır? Bahanelere baktığımızda stresliyim, kimse beni anlamıyor diyor. Hayatında boşluk var onu doldurmaya çalışıyor. Ama biz çocuklarımızla ilgilenirsek, onların manevi ihtiyaçlarını giderirsek o zaman çocukların o yollara tevessül etmesine gerek kalmaz. Bugün Bonzai’dir, yarın “X” olacaktır. 3 sene öncesine kadar Bonzai’yi bilmiyorduk ama bu sorunlar gene vardı. Bali vardı, eroin, vardı, esrar vardı. Dolayısıyla bizim çocuğa önce yaşam becerisi kazandırmamız gerekiyor. Yani ‘hayır’ diyebilmek, zorluklarla baş edebilmek, iyi şeyler yapabilmek, faydalı olmak gibi şeyleri biz çocuklarımıza öğretirsek hangi madde olursa olsun çocuk buna ‘hayır’ diyecektir. Çünkü hayatı, yapacağı işler onun için kıymetli olacaktır. Bunu sağlamak tabi ki kesin çözüm. </div>
<div>
<b>ÖNLEYİCİ TEDBİRLER 18 KAT DAHA UCUZ </b>,</div>
<div>
Bonzai’ye karşı polisiye tedbirler de arttı. Mesela bunun satışını yapanları ihbar edenlere verilen ödül 60 bin liraya çıkarıldı. Ama bir başka konuda Bonzai hukuken esrar kategorisinde olması. Kullananların ceza almaması ama satıcıların alması. Bonzai’ye hukuki anlamda neler yapılmalı? Geçenlerde bu konuda düzenlemeler de değişti, şimdi kullanıcılara da ceza veriliyor. Bu işe dünyada şöyle bakılıyor; polisiye yönlü tedbirlere arz yönlü mücadele diyoruz. Ama bu iş tek taraflı olmaz, talep yönü dediğimiz kısımda da mücadelede etmek gerekiyor. Bir kuşun kanatları gibi, arz ve taleple mücadelenin ahenkle gitmesi gerekiyor. Çünkü bugün dünyadaki bazı ülkelerde çok katı cezalar var. Mesela İran’da uyuşturucu satan adamı asıyorlar. İran sınırına birçok duvar ördü. Ama baktığınız zaman en fazla bağımlı İran’da. Bu tür tedbirler gerekli, polisiye mücadele olmazsa olmaz. Ama olaya sadece suç ve ceza bağlamında bakılırsa çözüm getiremeyiz. İlginç bir şey söyleyeceğim; kullanıcıyı yakaladık, hapse attık deyip bu adamı hapiste rehabilite etmezseniz oradakilere satmaya çalışacaktır. Dolayısıyla bütüncül bir bakış açısı lazım. Suça karşı caydırıcılık için polisin mücadelesi olmazsa olmaz ama toplumu bilinçlendirmek, gençleri bilgilendirmek, farkındalık oluşturmak, toplumsal olarak buna dinamik bir şekilde müdahale etmek; yani medyanın, okullarda öğretmenlerin, mahallede imamların bütün olarak bunlara karşı mücadele etmesi daha önemli bir şey. Çünkü herkesin başına polis dikemeyiz. Bu bir sektör ve bununla mücadele etmek çok zor. Sonuçta siz kurallar ve kanunlarla ile bu işi yapmaya çalışıyorsunuz ama karşınızdaki sektör kanun kural tanımıyor. Bakın Bonzai’nin yasal olarak uyuşturucu madde olduğunu tanımlamanız için bile bir sürü süreç gerekiyor. Testi gerekiyor, tahlili gerekiyor vs… Çünkü biz hukuk devletiyiz; tanımsız, kanunsuz bir ceza olmaz. Yasal olarak onun suç olduğunu tespit ettiğiniz sürede sektör yeni bir bileşen ekleyerek bunun üretimini sağlıyor. Burada çok ciddi bir zorluk var. Bizim bu maddelerle mücadelede konsantrasyonumuzu, ağırlığımızı daha çok önleyici tedbirlere vermemiz gerekiyor. Bununla ilgili bir araştırma var. Önleyici tedbirlere yönelik yaptığınız 1 dolarlık harcamayla, daha sonra yapacağınız harcamalarda 18 dolar tasarruf sağlıyorsunuz. Yani 18 kat daha etkili. Polisin tedbirleri olmalı, fakat çözüm için odaklanılacak yer o değil. Bilinçlendirme, eğitim, çocuklara yaşam becerisi katma gibi şeylerin daha önemli bir unsur olduğunu düşünüyoruz. </div>
<div>
<b>MADDE BAĞIMLILARI İÇİN 'BAĞIMSIZLIK' KÖYÜ KURACAĞIZ</b></div>
<div>
Kullananların rehabilitasyonu için neler yapılmalı? En sıkıntılı konu bu aslında, şuan Türkiye’de en hızlı çözüm üretmemiz gereken konulardan biri. Bizde rehabilitasyon merkezi yok, tedavi merkezleri var. Tıbbi tedavi görüyor ama daha sonra tekrar aynı çevresine gidiyor ve tekrar bu illete başlıyor. Bizim bunla ilgili bir model çalışmamız var. Dünyadaki örnekleri inceleyip, Türkiye’ye uygun bir model geliştirerek bir rehabilitasyon merkezi oluşturmak istiyoruz. Bu konuda Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik Spor Bakanlığı ile birlikte bir çalışmamız var. Amacımızda Bağımsızlık Köyü adı altında, bu insanların tedavi olacağı, psikolojik ve sosyal entegrasyonları için iş kursları, sportif ve sosyal aktivitelerin olacağı, uzun soluklu kalabilecekleri bir merkez oluşturmak. Onunla ilgili bir model çalışması oluşturuluyor. Fiziki olarak hangi ihtiyaçlar var, insan kaynağı olarak nelere sahip olunması gerekiyor gibi çalışmalar var. Mimari bir tasarım örneği yapıldı. Şuanda bu işin en kolay aşaması aslında bir mekan ve inşaatın faaliyete geçmesi. Bunun da çok kısa bir sürede gerçekleşeceğini düşünüyorum. Ama Türkiye’de şu an böyle bir merkezimiz maalesef yok. Türkiye’deki toplam 657 yataklı bir toplam tedavi kapasitesine sahibiz. Bu merkezlere başvurular binleri, onbinleri aşmış durumda ama bu kadarlık bir kapasitemiz var. Hem bunların arttırılması gerekiyor hem de bir yandan rehabilitasyon merkezlerinin açılması gerekiyor. Çünkü bu uzun soluklu bir tedavi istiyor. Bu bir psikolojik bir tedaviden sonra, bir de sosyolojik rehabilitasyon istiyor. O insana istihdam olanağı oluşturacak kurslar vermeniz gerekiyor, spor yaptırmanız gerekiyor, doğayla ile iç içe olması gerekiyor. Yani bağlandığı unsuru değiştirmeniz gerekiyor. Çünkü tıbbi olarak o zaafı yenemediğiniz için tekrar kullanmaya başlıyor. Ama bağlandığı şeyin yerine başka bir şeyi koyarsanız işte o zaman yüzde 100 kurtuluş sağlamış olursunuz. İş olur, manevi bir ortam olur, spor olur ya da bunların hepsi beraber olur; yani o boşluğu doldurmak çok önemli, bunun için de rehabilitasyon merkezlerine ihtiyaç duyuyoruz. Dünya uyuşturucu raporu yayınlandı. Mesela bağımlılardan sadece 6’da 1 i rehabilitasyon merkezlerine ulaşabiliyor, yani diğer 5 kişinin hiç böyle bir şansı olmuyor ve ölüyor. Türkiye’de insanların ilk etapta gidebileceği yerler nereler? Türkiye’de ilk etapta gidebilecek yerler hastaneler, önce psikiyatri kliniklerine başvurmaları gerekiyor. Ondan sonra da AMATEM var. Ergenler içinde ÇEMATEM, yani Çocuk Ergen Tedavi Merkezleri var. Buralara başvurmaları gerekiyor. Dediğim gibi bunların sayıları yetersiz, bunların sayısının ve insan kaynaklarının bir an önce arttırılması gerekiyor. Ama mevcut olanlar, özenle çalışıp şuan ki ihtiyaçlara cevap vermeye çalışıyorlar.</div>
<div>
<b>8 MİLYON ÖĞRENCİYE MADDE BAĞIMLILIĞI EĞİTİMİ VERECEĞİZ</b> </div>
<div>
Türkiye’de Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı adı altında Milli Eğitim Bakanlığı’yla ortak yürüttüğünüz bir proje var. Bundan bahsedebilir misiniz? Başka neler yapıyorsunuz? Biz uyuşturucu ile mücadelenin çok yoğun geçeceğini öngörüp birçok faaliyete başladık. Bir uluslararası sempozyum düzenleme hazırlığı içindeyiz. Uyuşturucu şuanda dünyada çok büyük bir gündem oluşturuyor ve özellikle çocuklar ve gençler için çok tehlikeli boyutlara gitmiş durumda. Türkiye’de böyle çok vahim bir tablo yok ama böyle bir tablonun yakın bir gelecekte olmayacağı anlamına da gelmiyor. Dediğim gibi çok ciddi bir illegal sektör var, çok ciddi bir rant elde ediyorlar ve hiçbir kural kaide tanımadan saldırıyorlar. Bizim de bir an önce tedbir almamız lazım. Biz de bu sene mart ayında Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı, kısa adı TBM olan büyük bir proje başlattık. Bu projede temel hedef 7’den 77’ye diye herkesi bağımlılıkla ilgili bilinçlendirmek. Her hedef grubuna ilişkin özel içerikler hazırlayarak bir eğitim programı hazırladık. İlkini İstanbul’daki liselerde gerçekleştirdik. Ne mi yaptık? Her ilçeden bir tane formatör dediğimiz rehber öğretmeni, toplam 41 rehber öğretmeni bağımlılık alanları, eğitim verme ve iletişim gibi alanlarda 6 günlük yoğun bir eğitime tabi tuttuk. Onlar ilçelerine gidip 20 tane rehber öğretmene bizden öğrendiklerini aktardılar. İstanbul’daki liselerdeki 830 tane rehber öğretmene formatör öğretmenler aracılığıyla 2 günlük eğitimler verdik. O 830 rehber öğretmen de, bunları gidip kendi okullarındaki öğrencilere aktardılar. Belli bir program dâhilinde bütün dökumanları biz hazırlattık; standart eğitim içerikleri, sunumlar, testler hepsi hazırlandı ve uygulandı. Böylece yaklaşık 80 bin civarında öğrenciye ulaşmış olduk. İlk önce İstanbul’da yapmak istedik ve liselere öncelik verdik. Çünkü en yüksek risk grubu olarak onları gördük. Uyuşturucu, özellikle de Bonzai tehlikesini göz önünde bulundurduğumuzda liselerin ciddi bir tehlike altında olduğunu gördüğümüz için buralardan başladık. İnşallah Ekim ayında tüm Türkiye’de, anaokulu, ilköğretim ve liselerde okuyan yaklaşık 8 milyon öğrenciye bu eğitim verilecek. Eğitim neden önemli? TUBİM’in yaptığı bir araştırma da uyuşturucu bağımlılarına “Siz bu uyuşturucu maddenin vücudunuza bu kadar zararlı olduğunu biliyor muydunuz?” diye sorulmuş. Yüzde 75 i “bilmediğini” söylemiş. Zararlı olduğunu bilmediğini söyleyen o yüzde 75’in yüzde 92’si de “Zararlı olduğunu bilseydim başlamazdım” demiş. Bu maddeler pazarlanırken kafa yapıyor, uçuyorsun gibi bir algı ile pazarlanıyor. Bir de ottur, zararsızdır diye. Dolayısıyla bizim öncelikle eğitim vermemiz lazım. Bize nasıl etki ediyor, ruhumuza nasıl etki ediyor? Bunları bu çocuklara anlatmak lazım. Bu yüzden de bu eğitim programı bizim faaliyetlerimiz içerisinde en önemli faaliyetlerden biri. Şuan öğrencilere yönelik yaptığımız eğitimin sonuçlarını yoğun bir şekilde değerlendiriyoruz. İşte öğrenciye testler yapıyoruz ve bu testler sonucunda hangi konulara daha fazla ağırlık vermemiz gerektiğini görüp, eğitim notlarımızı nasıl revize edeceğimize karar veriyoruz. Ekim’de ise revize ettiğimiz uygulamalar üzerinden bütün okullara eğitim vereceğiz. Toplamda bizim araştırdığımız 39 modül var. Yani her hedef kitle farklı bir modül. İşte ilkokul için tütün, teknoloji; ortaokul için işte onlara uygun tütün, sağlıklı yaşam gibi böyle modül modül planlayarak bu eğitimi uygulayacağız. Şuanda Gençlik Spor Bakanlığı ile görüşmelerimiz sürüyor, protokol aşamasındayız. Bundan sonra üniversitedeki, yurtlardaki, gençlik kamplarındaki gençlere eğitim vereceğiz. Diyanet’in imamları aracılığıyla, mahallelerde eğitimleri arttıracağız. Mesela anne baba Bonzai’yi bilmiyor. Gördüğünde bile anlamıyor, ne yapacağını bilmiyor. Ya da çocukta görüyor ve aşırı tepki veriyor. Bazen kabulleniyor, görmemezlikten geliyor. Böyle durumlarda çocuk daha büyük batağa saplanıyor. Bunları anlatmamız, öğretmemiz lazım. Bu projeyi bunun için tasarladık ve tamamen kamunun insan kaynağını kullanarak, inşallah bu projeyi başarılı bir şekilde uygulayacağız. Uyuşturucu maddeyle mahallesinde bireysel olarak mücadele eden, imamdı, kafe sahibiydi gibi insanları akademisyenlerle, kamudan muhataplarıyla biraraya getirerek 16-17 Haziran’da Yalova’da çok etkili bir çalıştay yaptık. Kitapçığını da inşallah bu hafta yayınlayacağız. Çalıştayda pratiğe yönelik çok önemli sonuçlar elde ettik. Hatta 6 tane bakanlık toplandı, bizim çalıştaydan çıkan sonuçlara göre ana çerçeve metinlerini oluşturdu. Bunun için de oldukça sevinçliyiz çünkü dikkate alınan bir belge ortaya çıkmış oldu. Ve onun üzerinden hareket eden bir kamu yapısı oluştu. Bizde o toplantıya katılacağız. Somut adımlara atmaya yönelik çalışmalarımız olacak. Onun dışında bir fotoğraf sergimiz devam ediyor. Bir fotoğraf sergisi yaptık Paco ile ilgili. Paco’nun özelliği Bonzai gibi sentetik bir madde olması. Bonzai gibi ucuz olması nedeniyle Güney Amerika’da düşük gelirli olanlar arasında yaygın. Sonunda ölüm olan bir uyuşturucu madde. Burada da işte bir farkındalık oluşturmak istedik. Haluk Piyes’in hem yapımcılığın üstlendiği hem de başrolünü oynadığı ‘Yavrum Ateş’ diye bir sinema filmi var. Biz ona destek olduk. Bu filmin çekimleri bitti, inşallah çok kısa bir zaman içinde yayına girecek. Eylül sonunda uluslararası bir konferans yapacağız. Şu anda hazırlıklar devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü, Birleşmiş Milletler Suçla Mücadele Ofisi, Avrupa Birliği’nin uyuşturucu madde ile ilgili platformu, Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Gençlik Spor Bakanlığı’nın katıldığı ama bizim düzenlediğimiz dünyanın uyuşturucu ile ilgili en büyük konferansını yapacağız. Burada uyuşturucunun tüm global yönlerini ele alacağız. Yaklaşık 100’e yakın ülkeden yabancı konuklar olacak. Böyle bir konferans yapacağız. Bu konferansın Türkiye’de uyuşturucuyla mücadeleyi artırmaya yönelik çok önemli getirileri olacağını düşünüyoruz. Yani biz bu mücadeleyi çok yönlü bir şekilde; bir yandan farkındalık oluşturmak, bir yandan eğitim vermek, bir yandan uluslararası bilimsellik kazandırmak gibi çabalarla çok bütüncül bakarak yapmaya çalışıyor ve bunda da öncü olmaya çalışıyoruz. <br /></div>
<div>
kaynak: http://www.on5yirmi5.com/roportaj/guncel/olaylar/162484/bonzaiye-karsi-nasil-mucadele-edilmeli.html</div>
Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-26233024075335721312014-10-16T09:57:00.000-07:002014-10-16T10:55:23.774-07:00 MUTLAKA OKUYUNUZ "CAHİLLİKLER KİTABI"<div>
<br /></div>
<div>
Bildiğinizi düşündüğünüz her şey yanlış...<br />
Bu kitap, yaygın kanılarla ilgili yanlış bilgilerimizin ve yanlış anlamalarımızın kapsamlı bir listesini sunuyor.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-tFT8kkciSTw/VD_4wbUH_NI/AAAAAAAADY4/n8PXJyKlbL8/s1600/300136.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-tFT8kkciSTw/VD_4wbUH_NI/AAAAAAAADY4/n8PXJyKlbL8/s1600/300136.jpg" height="320" width="205" /></a></div>
<br />
Cahillikler Kitabı, filozofların, bilimcilerin ve sokaktaki insanların tarihin büyük bölümünde cevabını aradıkları bir soruya ışık tutuyor: Hakikat nedir, zırva nedir?<br />
Thomas Edison herhangi bir şey hakkında yüzde birin milyonda birinden daha az şey bildiğimizi söylüyordu; Mark Twain sadece matematikte uzmanlaşmak için sekiz milyon yıl gerektiğini düşünüyordu. Cahillikler Kitabı da, bilinecek ne varsa bildiklerini düşünenlere, "her şey bu metinde açıklanmıştır, bilmeniz gereken başka hiçbir şey yok" diyenlere meydan okuyor.<br />
Siz hâlâ iki tane burun deliğimiz olduğunu, Dünya'nın tek bir uydusunun bulunduğunu, beş duyumuz olduğunu, suyun renksiz olduğunu, Amerika'nın adının Amerigo Vespucci'den geldiğini ya da 36 Osmanlı padişahı olduğunu düşünüyorsanız bu kitabı mutlaka okumalısınız.<br />
(Tanıtım Bülteninden)</div>
<div>
<br /></div>
<i> John Mitchinson, John Lloyd<br /><span style="color: black;">NTV / Popüler Kültür</span></i><br />
<div>
<i><span style="color: black;">Çeviri : Emre Ergüven</span><br /></i></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-11265864359137193112014-09-21T02:42:00.000-07:002014-09-21T02:42:54.334-07:00ONLARIN GÖZÜNDEN DÜNYA Hepimizin hayata bir bakış açısı vardır. Ama çocukların bakışı bambaşkadır. Hiç onların gözüyle baktınız mı dünyaya. Biz büyükler hayatı hep zorlaştırırız. Etrafımıza duvarlar örer sonra da nefes almak için hep bir pencere ararız. Oysa bir çiçek bahçesine benzeyen çocuklar biz yetişkinlerden o kadar farklıdırlar ki… Her yönleriyle ışık saçarlar çevrelerine. Kaybettiğiniz ve bir türlü <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-v7sJSQOsogQ/VB6cr4-gxcI/AAAAAAAACbE/JxyQBeQrIac/s1600/972665_303445216513994_225649260_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-v7sJSQOsogQ/VB6cr4-gxcI/AAAAAAAACbE/JxyQBeQrIac/s1600/972665_303445216513994_225649260_n.jpg" /></a></div>
bulamadığınız sevgiyi görürsünüz küçücük yüreklerinde. Karmaşık karakterimizi çözmeye çalışırken, onlar bizlere inat iki kelimeyle anlatırlar kendilerini. Kinden, nefretten, menfaatten uzak dünyalarıyla iyiliği gösterirler her birimize. Yağmur taneleri gibidirler. Bir araya geldiklerinde içinizi ferahlatırlar. Ağaçlara, kuşlara, yıldızlara öylesine anlamlar yüklerler ki onlarla birlikte siz de yeniden keşfedersiniz hayatı. Hayatın güzelliğini koruyan böylesine tatlı ve masum varlıkları sevmemek mümkün mü? Ama yine de onların dünyasına girmeyi çoğu zaman reddederiz. Hatta söylediklerini ciddiye almaz, başımızdan gitmeleri için türlü bahaneler uydururuz. Oysaki hayatla ilgili asıl dersi yetişkinler yerine çocuklardan almıyor muyuz? <div>
Geçmişinize şöyle bir dönün, çocukluğunuzu hatırlayın. En güzel hatıralarınız o dönemlere ait değil miydi? Kırlarda uçurttuğunuz uçurtmaları, oynadığınız oyunları, koşuşturduğunuz sokağınızı hatırlayın. Hatta dut topladığınız ağacı, cebinize doldurduğunuz bayram şekerlerini hatırlayın. İçinizde hala o günlerden kalma bir çocuk yok mu? Var elbette. Öyleyse sizde çocukların o ışıltılı dünyasına girin ve onların gözüyle bakın hayata. Bu bakıştan korkmayın, çünkü bu bakış masumdur. Sıcacık ve sevgi doludur. Onların penceresinden bakarken yüreğinizde yeni umutlar yeşerecek ve yeniden seveceksiniz hayatı. </div>
<div>
<i> İçinizdeki çocuğu kaybetmemenizi diliyorum… Hanife ZENGİN</i></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-2733944703544814242014-09-20T14:13:00.000-07:002014-09-20T14:13:27.749-07:00VAZGEÇİLMEZSİN SOSYAL MEDYA!!! İnternet kullanıcılarının en fazla vakit geçirdiği mecra hiç şüphe yok ki sosyal medya kanalları. Duygularımızı, düşüncelerimizi, beğenilerimizi ve hatta hayatımızdaki özel anların yer aldığı kareleri bile paylaştığımız sosyal medya, her gün sıklıkla ziyaret ettiğimiz en yakın arkadaşımızdan farksız olmaya başladı. Globalleşen dünyanın en önemli parçası olan teknoloji; hayatımıza hızlı ve anlık iletişimi sağlayan bir sistem getirerek, hepimizi bu sisteme adapte etti. Peki bu sistem bireyler ve kurumlar için vazgeçilmez mi? Bireysel internet kullanıcıları için oldukça keyifli vakit geçirmeyi sağlayan sosyal medya kanalları; bireyin, mevcut ve potansiyel arkadaşlarıyla iletişimini en hızlı ve en ekonomik şekilde sağlayan, bunun yanı sıra dünyadaki gelişmeleri birçok farklı kaynaktan takip edebilme olanağı sunan çok yararlı bir kaynak olarak gö sterilebilir. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-R8XmBw35gL4/VB3tnRGYBUI/AAAAAAAACa0/pRk0FlagHPI/s1600/sosyal.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-R8XmBw35gL4/VB3tnRGYBUI/AAAAAAAACa0/pRk0FlagHPI/s1600/sosyal.jpg" height="287" width="320" /></a></div>
<br /> Bireysel kullanıcılar için vakit geçirmek, arkadaşlarıyla iletişimde kalmak, dünyadaki gelişmeleri takip etmek olarak sıralanabilecek sosyal medya avantajları; markalar için oldukça farklı avantajlara sahip. Artık neredeyse yeni bir satış kanalı olarak görülen sosyal medya, markaların müşterileriyle birebir iletişimleri ve satış – pazarlama kampanyaları için bulunmaz nimet. Sosyal medya kanalları ile dünya ülkelerindeki tüm müşterilerinin soru ve isteklerine en hızlı şekilde ulaşabilen markalar, müşteri hizmetleri konusunda daha iyi hizmet verebilmek, reklam kampanyalarını aynı anda ve en hızlı şekilde müşterilerine ulaştırabilmek gibi avantajlara sahip oluyor. Doğru ve planlı bir şekilde yürütülen sosyal medya stratejileri ile markalar, internet dünyasında adından başarılı bir şekilde bahsettirebiliyor. Televizyon ya da açık hava reklamları gibi monolog bir reklam anlayışı yerine, müşterileriyle anlık ve samimi bir iletişim gerçekleştirmeyi sağlayan internet reklamları markalar için vazgeçilmez bir reklam mecrası olmaya başladı. İnternet reklamlarından en fazla verim alınan alan ise soysal medya olduğu için markaların sosyal medya üzerinden gerçekleştirdiği tüm reklam, satış ve pazarlama kampanyaları, marka adına büyük önem taşıyor. Facebook, Twitter, Instagram ve Youtube gibi milyonlarca kullanıcıya sahip sosyal medya kanalları, bireysel iletişimi sağlamak için başlattıkları sistemlerini internet reklamlarıyla harmanladıkları için şu an markalar için vazgeçilmez bir konumdadır. Bireysel kullanıcılara göre sosyal medyada daha fazla avantaja sahip olan markalar, bu avantajı doğru stratejiyle birleştirip internet kullanıcılarının karşısına çıktıklarında markaları için en sadık müşterileri yaratmış olurlar.<br /><br /> Bu açıdan bireysel kullanıcılara da avantaj sağlayan sosyal medya; kullanıcının müşterisi olduğu markalardan anında haber alması, merak ettiği sorulara hızlıca yanıt bulması ve yapılan yorumlara göre kendi için en uygun olanı tercih etmesi gibi önemli detaylar sunuyor. <br /><br /> Hayatımızın en önemli parçası haline gelmeye başlayan, hem bireysel hem de kurumsal kullanıcı hesapları için birbirinden güzel avantajlara sahip olan sosyal medya kanallarından vazgeçmek tabi ki mümkündür fakat bu vazgeçiş birçok avantajı da beraberinde götürecektir. İşte bu yüzden hem Türkiye’deki hem de diğer dünya ülkelerindeki bireysel ve kurumsal internet kullanıcıları sosyal medyadan vazgeçemiyor.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-1608369793340371092014-09-18T03:43:00.001-07:002014-09-18T03:43:11.597-07:00ELVEDA HALİKARNASPazar sabahı Bodrum'da, Cevat Şakir Kabaağaç'ın heykelinin önünden geçtim.. Hava pusluydu, gökyüzü kurşuniydi, ara sıra yağmur çiseliyordu.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-8DEsi8zyL0k/VBq3Gz98oLI/AAAAAAAACak/RQ_i6b1QBMQ/s1600/cevat-sakir.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-8DEsi8zyL0k/VBq3Gz98oLI/AAAAAAAACak/RQ_i6b1QBMQ/s1600/cevat-sakir.jpg" height="201" width="320" /></a></div>
<br /><br />Tatilcilerin giderek terk etmeye başladığı kentte, Halikarnas Balıkçısı yeniden kendi yalnızlığını, kendi iç sürgününü yaşamaya hazırlanıyordu sanki.. Aslında kentin en güzel zamanıydı hazan mevsimi sabahları..<br /><br />Sürgünler kentinin insana hüzünler aşılayan bu manzarasının içinden geçip giderken, yıllar önce, hepimizin kendi iç sürgünlerine yaptığım yolculuğun kırık-dökük düşüncelerini hatırladım yeniden..Ve hazan mevsimi sabahlarının sorularını:<br />Siz de ülkenizde yaşarken sürgünde hissediyor musunuz kendinizi?<br /><br />Mahpus desek değiliz, tutsak sayılmayız, rehineyiz de diyemeyiz. Hücrelere kapatılmadık, demir parmaklıklar yok kapılarda. Ellerimiz kelepçeli, ayaklarımız prangalı değil. Muhafızlar beklemiyor duvar dibinde. Ama yine de özgür değiliz alabildiğince. Sere serpe dolaşırken sokaklarda, yoksunuz bir şeylerden.<br /><br />Hayatı kucaklayamıyoruz gönlümüzce. Saadetler ve ümitler kırılıp dökülüyor elimiz değdiğinde.<br /><br />Kendi evlerimizde, kendi bahçelerimizde, kendi caddelerimizde sürgünüz. Birilerinin boynumuza taktığı boyunduruklarla cezalandırılmış gibiyiz.<br /><br />Mahpus, tutsak, rehine değiliz. Lakin, hayatın sürgünüyüz.<br /><br />Sürüldük, kendine hükmedecek yüreğimizin mabetlerinden.<br /><br />Sevgilerimiz sürgünde, aşklarımız sürgünde, dost sohbetleri sürgünde, çocuklarımızın masalları sürgünde,vefalar ve sadakatlar sürgünde. Sürgünde ümitlerimiz.<br /><br />Birilerinin bize dayattığı hayatları yaşamaya mecburuz. Sınırlarımız çizilmiş çepeçevre, dışına çıkamayız. Daha fazlasını hayal edip düşlemek yasak, yaşadığımız günden öte...<br /><br />Sürgün şehrin meydanında dolaşırken dokunmaz ellerimiz ellerimize. Şüpheci ve biraz da düşmanızdır birbirimize. Çünkü ebedi dostluklara yasaklıyız. Ezeli düşmanlıklarsa mecburidir. Beyninizde her türlü düşünceyi üretmek helaline karşı, paylaşmak haramdır. Başka ülkelerin insanlarından daha çalışkan ve daha üretken olsanız bile, daha iyi yaşamlara kapalıdır hayal pencereniz.<br /><br />Hayal bordrolarının asgari ücretleri dikte edilecektir beyninize.<br /><br />Eloğlu için yılbaşı olan,sizin için yıl sonudur. Başkası için başlayan, sizin için bitendir. Onun için efkâr masalarının sürgünüsünüzdür 31 Aralık akşamlarında.<br /><br />Tasavvurlarınız yoktur yeni yıla dair. Planlarınız "sürgün"le damgalıdır. Çünkü sizin dışınızdadır kaderinizin dizginlerini elinde tutan eller. Sizi hayat sürgününe mahkum edenler çizecektir ömrünüzün resmini.<br /><br />Savaşlara sürgün, göçlere sürgün, çetelere sürgün, enflasyonlara sürgün, hüzünlü şarkılara sürgün, kötü haberlere sürgün, kırık aşklara sürgün;çıkmaz sokaklara, fırtınalı okyanuslara, berbat sonbaharlara sürgün bir mahkumiyet fermanıyla geçip gider ömürler.<br /><br />Oysa ne güzel bir diyardır bu diyar,ne güzel insanlardır bu insanlar sizinle sürgünleri paylaşan.<br /><br />Şarkı der ki: "Sensiz cennet bile sürgündür bana" Biz nelerden "sensiz"iz düşünsenize!<br /><br /><div>
Hücrelere kapatılmadık, demir parmaklıklar yok kapılarda, ellerimiz kelepçeli, ayaklarımız prangalı değil.. Muhafızlar beklemiyor duvar dibinde. Öyleyse ne duruyoruz?<br /><br />Çok mu zor bu bulutlu sürgün elinden,saadetlerimizin ve ümitlerimizin güneşli şehirlerine geri dönmek? Yırtıp atmak sürgün fermanlarını?<br /><br />Öyleyse, haydi, hep birlikte "elveda sürgünler kenti", <b>Elveda Halikarnas..</b><div>
<b><br /></b></div>
<div>
<b>ALİ KIRCA</b></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-22856599044960671232014-09-16T09:06:00.004-07:002014-09-16T09:12:44.139-07:00TUHAF GERÇEKLER VE BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR<br />
<b><i>1 NİSAN ŞAKASININ KÖKENİ NEDİR?</i></b><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-YDxwPeg0JJg/VBhhbYYvhSI/AAAAAAAACYE/3BBKhKiLkFY/s1600/saskin-bebek.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-YDxwPeg0JJg/VBhhbYYvhSI/AAAAAAAACYE/3BBKhKiLkFY/s1600/saskin-bebek.jpg" height="200" width="197" /></a></div>
<br />
1564 yılında Fransa kralı IX Charles, yıl başlangıcını Ocak ayının birinci gününe aldı. Daha önce Avrupada yaygın olan yıl başlangıcı Mart 25 idi. O zamanki iletişim şartlarında IX Charles'in bu kararı fazla yayılamadı. Duyanlar ise protesto amacıyla eski adetlerine devam ettiler.1 Nisan'da partiler düzenlediler. Diğerleri ise onları Nisan aptalları olarak nitelendirdiler.1 Nisan'a bütün aptalların günü adını verdiler. Bu günde diğerlerine sürpriz hediyeler verdiler, yapılmayacak partilere davet ettiler, gerçek olmayan haberler ürettiler. Yıllar sonra Ocak ayının yılın ilk ayı olmasına alışılınca, Fransızlar 1 Nisan gününü kendi kültürlerinin parçası görerek devam ettirdiler. Oradan da bütün dünyaya yayıldı.<br />
<br />
<div>
<b><i>İNSANLAR NEDEN İÇKİ KADEHLERİNİ TOKUŞTURUR?</i></b></div>
<div>
<br /></div>
<div>
İnsanların beş duyusunu tatmin amacıyla şarap kadehini sofrada çın sesiye tokuşturmak. Şarabın rengi, görme; diliyle tat alma; burunla koklama;eliyle dokurma,ve çın sesiyle işitme. Şarap bütün duyguları tatmin eder anlamını taşır.</div>
<div>
<b><i>MEZARA NEDEN ÇİCEK KOYARIZ?</i></b></div>
<div>
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-M-6zxoCqhxI/VBhgiGUOy0I/AAAAAAAACX8/ZHlMcYnZ21Q/s1600/indir.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-M-6zxoCqhxI/VBhgiGUOy0I/AAAAAAAACX8/ZHlMcYnZ21Q/s1600/indir.jpg" /></a><b><i><br /></i></b>İlk olarak Mısır Firavunu Tutamkamon'un milattan önce 1346'da öldüğünde mezarının çiçekten taçlarla kaplandığı saptandı. Kuzey Avrupa'da ise milattan önce 2000'li yıllara kadar uzanan bir çok mezarda çiçek izlerine rastlandı.<br />
O tarihlerde mezarlara konulan çiçeklerin güzellikleri ve hoş kokuları nedeniyle iyi ruhları çekme, kötü ruhları kovma gibi bir güce sahip olduklarına inanılıyordu.Sonradan mezarları bitki ve çiçeklerle donatmanın asıl amacı cesedin çürümesinin yaratacağı kötü kokuları önleme oldu. Seyahatlerinizde uzaktan nerede bir servi ağacı topluluğu görürseniz yaklaştığınızda fark edersiniz ki orası mezarlıktır. Mezarlıklara servi ağacı dikmek de aynı amaç içindir.</div>
<div>
<b><i><br />TERMOSUN İÇİ YAZ MI KIŞ MI?</i></b></div>
<div>
Tek nedeni vardır, vakum.Yani boşluk. Bir termosta iç içe geçmiş iki kap vardır. Dıştaki metal bir kap olup içteki genellikle bir cam sisedir. İkisinin arasındaki hava ise boşaltılmıştır. Tam olmasa da üreticiler tarafından elde edilebilen tama yakin bir boşluk vardır. Vakumlu bir ortamda hava molekülleri de olmadığından isi iletilemez. Cismin ısısı başlangıçta ne ise o halde kalır. İçerden dışarıya, dışardan içeriye ısı geçişi olmaz. Böylece termosa konan sıvı sıcaksa sıcak, soğuksa soğuk kalır.</div>
<b><i></i></b><br />
<div>
<b><i><b><i><br /></i></b></i></b></div>
<b><i>
AYRICA;</i></b><br />
-Sivrisineğin kulağımıza işkence gibi gelen vızıltı sesi onun saniyede 500 kez kanat çırpması yüzünden oluşur<br />
-İnsanın kalça kemiği betondan daha sağlamdır<br />
-Aşık olduğumuzda beynimiz "phenylethylamine" üretir. Bu kalp atışınızı hızlandırır ve sizi mutlu yapar. Bu kimyasal madde çikolatada da vardır.<br />
-Elma, soğan ve patatesin tadı aynıdır. Fark sadece tamamen kokularından kaynaklanır. Aslında hepsi tatlıdır<br />
<div>
<span style="background-color: #21262f; color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 17px;"><br /></span></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-22824873716030966862014-08-19T01:52:00.005-07:002014-09-01T06:04:29.872-07:00TÜRKİYE İŞGAL ALTINA OLSA NELER YAŞARIZ?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-HjeIGtP2lqI/U_MQER0XSxI/AAAAAAAACCo/--B5NytM6vE/s1600/kurtulus_harita2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-HjeIGtP2lqI/U_MQER0XSxI/AAAAAAAACCo/--B5NytM6vE/s1600/kurtulus_harita2.jpg" height="199" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Türkiye büyük bir savaşa girip yenilseydi, düşmanlar ülkeyi işgal etseydi nasıl<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
bir yaşamımız olurdu, yabancı bir gücün baskısı altında nasıl bir cehennem<br />
<br />
yaşardık, neler yaparlardı bize?<br />
<br />
Gazetecileri gözaltına aldırıp polislere dövdüre dövdüre öldürtürler, sonra da o<br />
<br />
polisleri yargıya vermekte ayak mı sürterlerdi?<br />
<br />
Manisa'da on altı yaşındaki çocukları toplayıp işkenceye mi yatırırlardı; küçük<br />
<br />
kızları çırılçıplak soyup meme uçlanna elektrik mi verirlerdi; çocukların<br />
<br />
ailelerini korkutur, oğlunu arayan babayı da oğluyla birlikte falakaya mı<br />
<br />
yatırırlardı?<br />
<br />
Ülkemizdeki iki bin köyü ateşe mi verirlerdi?<br />
<br />
Güneydoğu'dan, Orta Anadolu'dan milyonlarca insanı göçe zorlayıp kent<br />
<br />
varoşlannda aç biilaç, sefil yaşamaya mı mahkûm ederlerdi?<br />
<br />
Köylerinden sürdükleri insanları çöplüklerde yiyecek arayacak hallere mi<br />
<br />
koyarlardı?<br />
<br />
Köylüleri minibüslere doldurup alev alev yakarak mı öldürürlerdi?<br />
<br />
Suçlu olduklarından kuşkulandıkları insanların evlerini gece yarısı basıp<br />
<br />
hepsini sorgusuz sualsiz<br />
<br />
kurşuna mı dizerlerdi?<br />
<br />
Mahkemeleri devreden mi çıkarırlardı?<br />
<br />
Vergi diye bizden topladıkları paralan, devlet bankaları aracılığıyla kendi<br />
<br />
işbirlikçilerine mi dağıtırlardı?<br />
<br />
Emeklileri, maaş kuyruklarında ölecek hale mi sokarlardı?<br />
<br />
Gazi mahallesinde olayları kışkırtıp, sonra göstericileri sivil polislerine mi<br />
<br />
vurdururlardı?<br />
<br />
Bir kurul oluşturup, parlamentoyu bu kurulun hâkimiyetine mi sokarlardı?<br />
<br />
Seçimle gelmiş insanları parlamentonun kapısında tutuklatıp hapislere mi<br />
<br />
attırırlardı?<br />
<br />
Düşüncelerini söyleyenleri özel mahkemeler kurup yargılayarak zindanlara mı<br />
<br />
doldururlardı?<br />
<br />
Türkiye'nin kapılarını bütün dünyaya kapamaya mı uğraşırlardı?<br />
<br />
Vatandaşlarımıza dışkı mı yedirirlerdi?<br />
<br />
Hukukun geçerliliğini yok mu ederlerdi?<br />
<br />
Haklarını isteyen memurları başkentin göbeğinde coplarlar mıydı?<br />
<br />
Türkiye'yi çağdışı bir anayasayla yaşamaya mı zorlarlardı?<br />
<br />
Hoşlarına gitmeyen haberleri yazan gazetecileri korkutmaya mı uğraşırlardı?<br />
<br />
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra olduğu gibi şimdi de kendi işbirlikçilerinden<br />
<br />
zenginler mi yaratırlardı?<br />
<br />
Bütün paralarımızı silah alımına harcayıp yatırımları durdurarak, işsizliğin,<br />
<br />
sefaletin artmasına mı sebep olurlardı?<br />
<br />
Kitapları toplayıp yaktırırlar mıydı?<br />
<br />
Gizli cinayetler işleyecek özel örgütler mi kurdururlardı?<br />
<br />
Hangi suçu işlerlerse işlesinler kendi memurlarının yargılanmasını özel<br />
<br />
kanunlarla önlerler miydi?<br />
<br />
Sünnilerle Alevileri birbirlerine karşı kışkırtırlar mıydı?<br />
<br />
Hangi partilerin ülkeyi yöneteceğine karar verip seçim sonuçlarına aldırmadan<br />
<br />
kendi istedikleri iktidar kompozisyonlarını oluşturmak için alttan alta baskı mı<br />
<br />
yaparlardı?<br />
<br />
Ülkenin bazı kentlerine, kasabalarına, köylerine girmemizi mi yasaklarlardı?<br />
<br />
Kendi ülkemizde bir yerden bir yere özgürce gidemez mi olurduk?<br />
<br />
Düşmanlar ülkemizi işgal edip halkımızı baskı altına alsa nasıl yaşardık, neler<br />
<br />
yaparlardı bize, ne tür cehennemlerde yaşatırlardı insanlarımızı?<br />
<br />
İşgal altında yaşarken biz ne yapardık peki?<br />
<br />
Alkışlar mıydık işgalcileri, korktuğumuz için hayatımızı ve onurumuzu satar<br />
<br />
mıydık?<br />
<br />
Ne yapardık işgal altında?<br />
<br />
Ne yapardık?<br />
<div>
<br /></div>
<div>
<b>AHMET ALTAN</b></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-54710081399118562662014-06-24T06:00:00.001-07:002014-09-01T06:02:41.260-07:00SOMA AĞITÇILARI <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-V1cP5p7kzxQ/U6l2JWE40YI/AAAAAAAAB98/ZAEmGIBeEYE/s1600/4.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-V1cP5p7kzxQ/U6l2JWE40YI/AAAAAAAAB98/ZAEmGIBeEYE/s1600/4.jpg" height="208" width="400" /></a></div>
Ağıt kültürümüzün gözyaşı ile ıslanmış bir parçası. Ölünün ardından yakınlarının üzüntüsünü ezgili bir şekilde dile getirmesidir.<br />
Anadolu'nun belli yerlerinde ağıtçılar var ve bu kişilerin görevi cenaze evinde ağlamak ve acıyı ezgili bir şekilde dile getirerek acıyı herkese hissettirmek.<br />
Ambulanslar bu ağıtçıların modernize edilmiş halidir.Bu bölümü okuduktan sonra çoğu kişinin ne alaka dediğini duyar gibiyim. Siz hiç bir faciadan sonra birkaç ambulansın bir anda siren çaldığını duydunuz mu? Bu birliktelik faciaya uzak olsanızda ileride büyük bir acının olduğu kalbinizin en derininde hissedersiniz ve eğer çevrenizde birkaç insan varsa ''vahh vahh'' '' yazık olmuş'' seslerini duyarsınız, bu sesler daha faciayı görmeden çıkan sesler.<br />
Bugün bu yazıyı yaarken SOMA faciasının 40. günü ve o büyük acının, o büyük felaketin üstünde 40 gün geçti ama kulaklarımızdaki sürekli gelip giden ambulans sesleri gitmedi o ses o acıyı kalbimizin en derinliklerinde hissetmemizi sağlıyor. O gün o sesleri çıkaran ambulanslar SOMA'nın ağıtçılarıydı ve görevlerini en iyi şekilde yaptılar hepimizin yüreğini dağladılar.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-3155322157430003262014-06-23T04:06:00.000-07:002014-06-23T04:06:23.952-07:00BURÇLAR GERÇEĞİ! <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-qBUO-VkYL_I/U6gJT6h9GcI/AAAAAAAAB9w/m5bC2rY-4hQ/s1600/horoskop.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-qBUO-VkYL_I/U6gJT6h9GcI/AAAAAAAAB9w/m5bC2rY-4hQ/s1600/horoskop.jpg" height="278" width="320" /></a></div>
Burç, astronomik olarak gökkubbede yer alan 12 Takım Yıldızına verilen isimdir. Astrominin incelediği takım Yıldızlarıyla Batı Astrolojisinin hiçbir alakası yoktur. Batı astrolojisi Mevsimleri esas alarak çıkartılır. Bir insanın anne karnından çıkıp ilk nefesini aldığı anda gökyüzü konumunu gösteren şemaya Yıldız Haritası adı verilir. <u>Astroloji</u> Göksel olan cisimlerin İnsanla arasındaki ilişkiyi inceler fakat bilim dalı olarak kabul edilmez. Gökbilim ilmi ise Gökyüzünde bulunan Takımyıldızlarını, Yıldızları, Göksel olan bütün cisimlerin inceleyen <u>bilim</u> dalıdır.<br /> Takımyıldızları <u>Hint Astrolojisinde </u> kullanılır. Hint astrolojisi gerek karakter analizi ve gerek dasa sistemiyle yapılan gelecek öngörülerinde başarılı yorumlarıyla ön plana çıkmaktadır. Batı Astrolojisiyle Vedik Astroloji arasında yaklaşık 23,5 derece kayma vardır. Bu kaymaya <u>Ayanamsa</u> adı verilir. Takım Yıldızları aynı zamanda Astronomiyle alakalıdır.<br /> Burç kelimesi Arapçadan Türkçeye geçmiş bir kelimedir. Türk Dil Kurumu Sözlüğüne göre burç;<div>
kale duvarlarından daha yüksek, yuvarlak, dört köşe veya çok köşeli kale çıkıntısı<br /> Burc Kelimesi Aynı zamanda Kuran-ı Kerim'de iniş sırasına göre 27. Sure'dir. Resmi kabul edilen Sure ise 85'tir. Sure'nin ilk Ayeti, "Andolsun o burçlarla dolu göğe" olarak başlar.<br /> Astrolojide burçlar dört gruba ayrılmıştır: Ateş, toprak, hava ve su. Her grupta üç burç bulunur. Kişinin hangi gruba ait oluduğu bilinirse temel kişilik özelliklerinin daha iyi anlaşılabildiği varsayılır.<br /><i>Ateş burçları; Koç, Aslan ve Yay'dır.<br />Toprak burçları; Boğa, Başak ve Oğlak'tır.<br />Hava burçları; İkizler, Terazi ve Kova'dır.<br />Su burçları; Yengeç, Akrep ve Balık'tır.</i><br />Zodyak'a göre burç sırası:<br />Koç, Boğa, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova, Balık. Bu sıralamayla bir burcun Zodyak'da (burçlar kuşağı) kaçıncı burç olduğu öğrenilebilir.</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-38457632865068062752014-06-13T09:22:00.001-07:002014-06-13T09:28:17.775-07:00YALNIZLIK<a href="http://3.bp.blogspot.com/-op_VFWu1LA4/U5smi8t4gPI/AAAAAAAAB6Q/P2WXBXAa2U0/s1600/yalnizlik-meslegi.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-op_VFWu1LA4/U5smi8t4gPI/AAAAAAAAB6Q/P2WXBXAa2U0/s1600/yalnizlik-meslegi.jpg" height="211" width="320" /></a>Yalnızlık kimine göre sevdiği birinin olmaması, kimine göre ise gerçek anlamda güvenebileceği arkadaşlara, dostlara sahip olmamaktır. Aslında hayatın bir parçası olan yalnızlık, hepimizin zaman zaman yaşadığı ya da yaşaması gereken bir duygudur. İnsan yalnız kaldığında iç dünyasına daha fazla yakınlaşabilir ve hayattan ne istediğini gerçek anlamda keşfedebilme fırsatına sahip olur. Bu anlamda yalnızlık her zaman kötü bir mana taşımamaktadır. Tarihe mal olmuş isimler, yalnızlık konusunda çok anlamlı özlü sözler söylemişler. Yalnızlığın çaresizlik değil bazen çare olabileceğine de deyinen en güzel özlü sözleri bir araya getirdik.<br />
<div>
<i><b><br /></b></i></div>
<div>
<i><b>Yalnızlık Üzerine Söylenmiş En Güzel Özlü Sözler </b></i></div>
<div>
1- İnsanlar köprü kuracakları yerde duvar ördülleri için yalnız kalırlar. -Newton </div>
<div>
2- ‘Yalnızlık’ kelimesinin söylenişi ne kadar kolay. Halbuki taşıması o kadar zor ki. -Goethe </div>
<div>
3- Yalnızlık, alınyazısının insanı kendi kendisine ulaştırmak için başvurduğu bir yoldur. -H.Hesse </div>
<div>
4- Yalnızlık, bir başlangıç noktasıdır. -Anonim </div>
<div>
5- Kalabalığın arasında yalnız olacağıma, tek başıma yalnız olmayı tercih ederim. -Anonim</div>
<div>
6- Aklın da perhizi vardır: Yalnızlık. -Vauvenargeus </div>
<div>
7- Her şeye rağmen, ara sıra yalnız kalmaya çalış. -George Herbert </div>
<div>
8- Eğer bir kişi yalnız olmayı beceremiyorsa, başkalarıyla bir arada olmayı da becermez. -Michel Foucault </div>
<div>
9- Yalnızlık ruhu yıkar. -Yahudi Atasözü </div>
<div>
10- Yalnızlık insana güç verir. -</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-8374625151622404672014-06-07T10:35:00.002-07:002014-06-08T05:12:41.080-07:00DENİZ ALTINDA RÜYA GİBİ FOTOĞRAFLAR<br />
Kanadalı fotoğrafçı Benjamin Von Wong Bali açıklarında bir batıkta inanılmaz bir fotoğraf serisine imza attı. Denizin 25 metre altında model olarak kullandığı serbest dalışçılar, deneyimli dalgıçlar ve sualtı fotoğrafçılarından oluşan çekim ekibiyle rüya gibi fotoğraflar yakalama imkanı buldu.<br />
<br />
İyi eğlenceler dileriz...<br />
<div>
<br /></div>
<i><b>1. Bu fotoğraflar çok sıradışı görünüyor fakat kesinlikle photoshop kullanılmamış.</b></i><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-EDrqdC-m8q0/U5NINF0mVKI/AAAAAAAAB5A/vXIcXv2haEE/s1600/11.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-EDrqdC-m8q0/U5NINF0mVKI/AAAAAAAAB5A/vXIcXv2haEE/s1600/11.jpg" height="293" width="400" /></a></div>
<h2 style="background-color: white; border: 0px; font-family: 'Open Sans', 'Helvetica Neue', sans-serif; font-size: 20px; line-height: 24px; margin: 0px 0px 15px; min-height: 24px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
</h2>
<i><b>2. Bu fotoğraflardaki modeller çekimler sırasında nefeslerini tuttular.</b></i><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-K1W_cHg9Myk/U5NIkjBNuvI/AAAAAAAAB5I/cxTpm0i2eIY/s1600/12.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-K1W_cHg9Myk/U5NIkjBNuvI/AAAAAAAAB5I/cxTpm0i2eIY/s1600/12.jpg" height="293" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<b><i>3. Aslında onlar tecrübeli serbest dalışçılar. Sualtında nefeslerini 3-4 dakika kadar tutabiliyorlar.</i></b><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-DsUTtNqNO-M/U5NIzxs3J4I/AAAAAAAAB5Y/kYkGMlBDRas/s1600/13.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-DsUTtNqNO-M/U5NIzxs3J4I/AAAAAAAAB5Y/kYkGMlBDRas/s1600/13.jpg" height="291" width="400" /></a></div>
<br />
<i><b>4. Periyodik aralıklarla tüplerden oksijen alıp çekimlere devam ediyorlar.</b></i><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-uX7Yq9cXV5o/U5NIxBQNwRI/AAAAAAAAB5U/88wJF0InxDE/s1600/14.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-uX7Yq9cXV5o/U5NIxBQNwRI/AAAAAAAAB5U/88wJF0InxDE/s1600/14.jpg" height="293" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<i><b>5.</b></i><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-tEDrUVTCkVk/U5NJ2X7HoeI/AAAAAAAAB5k/eqWoMFEk5d4/s1600/15.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-tEDrUVTCkVk/U5NJ2X7HoeI/AAAAAAAAB5k/eqWoMFEk5d4/s1600/15.jpg" height="293" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<i><b>6. İşte bu ilginç çekimin perde arkası...</b></i><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-Eo2H2VzL8Qk/U5NKNCTs6fI/AAAAAAAAB5s/qcHYtKdQupA/s1600/16.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-Eo2H2VzL8Qk/U5NKNCTs6fI/AAAAAAAAB5s/qcHYtKdQupA/s1600/16.jpg" height="293" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<i><b></b></i><br />
<div>
<i><b><i><b><br /></b></i></b></i></div>
<i><b>
</b></i>
<div>
<i><b><i><b><br /></b></i></b></i></div>
<i><b>
7.</b></i><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-gJWYITcS2LU/U5NKw8Xst2I/AAAAAAAAB54/vBFIvKMgHwE/s1600/17.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-gJWYITcS2LU/U5NKw8Xst2I/AAAAAAAAB54/vBFIvKMgHwE/s1600/17.jpg" height="293" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<i><b></b></i><br />
<div>
<i><b><i><b><br /></b></i></b></i></div>
<i><b>
8. Modellerin sualtında kalabilmeleri için ayaklarından batığa bağlıyorlar.</b></i><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-UANuNTeVcIc/U5NLJV-qoII/AAAAAAAAB6A/L6LAqenoacQ/s1600/18.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-UANuNTeVcIc/U5NLJV-qoII/AAAAAAAAB6A/L6LAqenoacQ/s1600/18.jpg" height="293" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<i><b></b></i><br />
<div>
<i><b><i><b><br /></b></i></b></i></div>
<i><b>
9. Bu ilginç çekimin videosu</b></i><br />
<div>
<b><i><br /></i></b>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.blogger.com/video.g?token=AD6v5dyjmU7ye71krkEutUMhrO32xcW2Dc0rUUH_Q1Ghy41W0O9mdTEBlZsPehMfcfQvLkCuJK0gRez-NyramgA2rQ' class='b-hbp-video b-uploaded' frameborder='0'></iframe></div>
<div>
<b><i><br /></i></b><i><b></b></i>
<br />
<div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div>
<b><i><br /></i></b>
<br />
<div>
<b><i><br /></i></b>
<br />
<div>
<i><b><br /></b></i></div>
</div>
</div>
</div>
</div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-47607616001357768192014-05-27T11:04:00.001-07:002014-05-28T03:05:22.850-07:00KAÇ KART ''80''<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-gy1MvO__uz8/U4TTRXMChLI/AAAAAAAABsY/jADT7oWuE-0/s1600/80%E2%80%99li+y%C4%B1llardan+%E2%80%9CArkada%C5%9Fl%C4%B1k+Teklifi+Kart%C4%B1%E2%80%9D.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-gy1MvO__uz8/U4TTRXMChLI/AAAAAAAABsY/jADT7oWuE-0/s1600/80%E2%80%99li+y%C4%B1llardan+%E2%80%9CArkada%C5%9Fl%C4%B1k+Teklifi+Kart%C4%B1%E2%80%9D.jpg" height="241" width="400" /></a></div>
Dönemler aşkı aşka özgü çizgilerle çizer. Çiftlerin birbirlerine davranışları, kullandığı kelimeler ve yaklaşım tarzları yaşadıkları dönemin aydınlattığı kadar görünür ya da karanlıktır. Farklı kuşakların aşka ve sevgiye dair söylemleri de farklılık gösterir. Aşk ve sevgi sabit, yaşayanlar ve yaşananlar değişkendir. Günümüzde birçoğunun kullandığı ve yine birçoğunun anlam çıkaramadığı ‘’çıkma’’,çok daha eskilerin ‘’mendil’’ ile kurdukları ‘bağ’. Bu iki dönemin ortasında kalan seksenler. Çıkmanın mendil ile olmadığı, aşkların bir yere çıkmaya, iki güne bitince de mendile mahkûm olmadığı bir dönem. İşte bu dönemde beğeninin en güzel ve mesafeli ifade şeklini bulmuş bir âşık. Bastırdığı kart ile beğenisini açık etmiş bir yürek. Nazik bir talepkar. ‘’evet’’ ile ‘’hayır’’ arasında gidip gelen bir yaşam teknesi. Teknesinin üzerinde kesin,net duran bir kaptan. Ya evet ya hayır’ı bekleyen, aşkta sabır olmaz diye ‘düşünmek istiyorum’ düşüncesini dile bile getirmeyen bir çift göz. Belki de bu durumun en güzel yanı güzelliğe hayran olabilecek bir güzelliğin var olması. Aşk düşünmeye gelmez, aşk ya ‘evet’ ya da hayırdır. <br />
<br />
<div>
YAZAN: Süleyman Yakupoğlu</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-91268094469463021102014-05-26T01:52:00.003-07:002014-05-26T02:05:34.923-07:00IRAK SAVAŞINDAN KALAN YÜZLER (İZLEMELİSİNİZ)<a href="http://2.bp.blogspot.com/-HS8omTNr5yQ/U4L86trLgKI/AAAAAAAABnw/vgXS6tUl1JM/s1600/Rahat-B%25C4%25B1rak%25C4%25B1n-4.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; display: inline !important; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"> <img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-HS8omTNr5yQ/U4L86trLgKI/AAAAAAAABnw/vgXS6tUl1JM/s1600/Rahat-B%25C4%25B1rak%25C4%25B1n-4.jpg" height="320" width="213" /></a> <iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/CZSCZinrlG8?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-61482376010174623662014-05-25T05:00:00.001-07:002014-05-25T05:02:15.365-07:00BUNLARI MUTLAKA İÇMELİSİNİZ<b>ADAÇAYI </b><br />
Mide va bağırsak gazlarını giderir. Mide bulantısını keser. Hazım sisteminin düzenli çalışmasını sağlar. Boğaz, <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-jTF9he2-48I/U4HbA5yTQiI/AAAAAAAABfw/CmDQXgxinfE/s1600/images+(1).jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-jTF9he2-48I/U4HbA5yTQiI/AAAAAAAABfw/CmDQXgxinfE/s1600/images+(1).jpg" height="200" width="199" /></a></div>
bademcik ve dişeti iltihaplarını giderir. Bakterilere, virüslere, mantar hastalıklarına karşı etki gösterir. Göğsü yumuşatır. Astımdaki sıkıntıları geçirir. İdrar ve ter söktürür. Hazım sisteminin daha iyi çalışmasını sağlar. Banyo suyuna katılıp yıkanılırsa; zindelik verir. Günde, 3 kahve fincanından fazla içilmemelidir. <br />
<br />
<div>
<b>ANASON ÇAYI </b><br />
Hazmı kolaylaştırır, iştahsızlığı giderir. Yemeklere karşı görülen tiksintiyi giderir. Mide ve bağırsak gazlarını giderir, idrarı arttırır. Kusmaları önler. İshali keser. Adet kanamalarının düzenli olmasını sağlar. Anne sütünü arttırır. Sinirleri yatıştırır. Uykusuzluğu giderir. Migren ağrılarını keser. Beyin yorgunluğunu giderir. Kalbi kuvvetlendirir. Kan dolaşımın düzenli olmasını sağlar. </div>
<div>
<b><br /></b>
<b>ÇAKŞIR ÇAYI </b><br />
Cinsel gücü arttırıcı ve iştah açıcı etkisi vardır. Şeker düşürücüdür. <br />
<br />
<b>EBE GÜMECE ÇAYI</b><br />
Solunum sistemi tahrişleri ve iltihaplarında koruyucu olarak kullanılır. Üst solunum yolları enfeksiyonları bronşitte göğüs yumuşatıcı, balgam söktürücü ve öksürük kesici özelliğe sahiptir. Ağız mukozası hastalıkları, faranjit, bronşit, soğuk algınlığı astım ve gripte faydalıdır. <br />
<br />
<b>ELMA ÇAYI </b><br />
Besin değeri yanında, nefes darlığı ve kalp hastalıklarına karşı koruyucudur. Vücuttaki toksinlerin atılmasında <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-TdTsYurstsM/U4HbHishCbI/AAAAAAAABf4/M_u1_9mIYLY/s1600/Kilo-vermeye-faydali-caylar.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-TdTsYurstsM/U4HbHishCbI/AAAAAAAABf4/M_u1_9mIYLY/s1600/Kilo-vermeye-faydali-caylar.png" height="106" width="200" /></a></div>
yardımcı olur. Bağırsakları temizler, karaciğeri besler, sinirleri ve adaleleri kuvvetlendirir. Bedenin ve zihnin yorgunluğunu giderir. Böbrekteki kum ve taşların düşürülmesinde yardımcı olur, kanı temizler, hazmı kolaylaştırır. Ateşi düşürür. <br />
<b><br /></b>
<b>ENGİNAR ÇAYI </b><br />
Karaciğer ve böbrek yetmezliğinde faydalıdır. Sarılık ve hepatit hastalıklarında, aşırı şişmanlıklarda, kurdeşende, romatizma ve egzamada, kan dolaşımını düzenlemede faydalıdır. Kolesterolün sebep olduğu damar sertliğinde, kalp sancıları, enfarktüs, beyin kanamaları gibi rahatsızlıkları önleyicidir. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div>
<br />
<b>ISIRGAN ÇAYI </b><br />
İdrar arttırıcı özelliğe sahiptir. Organizmanın yıkım ürünlerine temizleyici metabolizmayı uyarıcı ve kuvvet verici, idrar yolları iltihabında ödem çözücü özelliğe sahiptir. Toksin atıcı, bakterilere karşı koruyucu etkisi vardır. Kalbe faydalıdır. <br />
<br />
<b>KEKİK ÇAYI </b><br />
Bakterilere karşı etkisi bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir. Balgam söktürücüdür, kuru ve balgamlı <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-tdzcPvA81jM/U4HbTPAMY6I/AAAAAAAABgA/Nm8sSbd333w/s1600/46605.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-tdzcPvA81jM/U4HbTPAMY6I/AAAAAAAABgA/Nm8sSbd333w/s1600/46605.jpg" height="200" width="168" /></a></div>
öksürüklerde rahatlatıcı etkisi vardır </div>
<div>
<br />
<b>MELİSSA ÇAYI </b><br />
Yapraklar yatıştırıcı, mîdevî, gaz söktürücü, terletici ve antiseptik etkilere sâhiptir. Huzursuzluk ve sıkıntıları giderir. Hafıza zayıflığına faydalıdır. Baş dönmesi ve kulak çınlaması gibi şikayetleri keser. <br />
<br />
<b>NANE-IHLAMUR ÇAYI </b><br />
Organizmanın savunma gücünü arttırarak ateşli soğuk algınlıklarını kısa sürede giderilmesinde etkilidir. Uykusuzluğa iyi gelir. Spazm gidericidir. Kan dolaşımını düzenleyerek migren ağrılarının giderilmesine faydalı olur. Göz çapaklarının giderilmesinde faydalıdır. </div>
<div>
<b><br /></b>
<b>PAPATYA ÇAYI </b><br />
Bakterilere karşı oları etkisiyle iltihapları giderir, içimi son derece yumuşak bir çaydır. Boğaz, solunum yolu, mide ve bağırsak iltihap ve ağrılarını gidermede faydalıdır. Haricen deri ve mukoza iltihaplarında kullanılır. Bebeklerde ve küçük çocuklarda gaz söktürücü olarak kullanılır.</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-1128011878128905402014-05-23T10:29:00.000-07:002014-05-25T03:49:57.353-07:00ENGELSİZ FİLM FESTİVALİ <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-R_nUdcrKMFs/U3_euYf5zgI/AAAAAAAABes/tswmUk6kgiU/s1600/engelsiz_festival_02.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-R_nUdcrKMFs/U3_euYf5zgI/AAAAAAAABes/tswmUk6kgiU/s1600/engelsiz_festival_02.jpg" height="173" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
ENGELSİZ FİLM FESTİVALİ-1</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/lUFxf6LeuHY?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
ENGELSİZ FİLM FESTİVALİ-2</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<object class="BLOGGER-youtube-video" classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" codebase="http://download.macromedia.com/pub/shockwave/cabs/flash/swflash.cab#version=6,0,40,0" data-thumbnail-src="https://ytimg.googleusercontent.com/vi/Gzsr6Pbib_Q/0.jpg" height="266" width="320"><param name="movie" value="https://youtube.googleapis.com/v/Gzsr6Pbib_Q&source=uds" /><param name="bgcolor" value="#FFFFFF" /><param name="allowFullScreen" value="true" /><embed width="320" height="266" src="https://youtube.googleapis.com/v/Gzsr6Pbib_Q&source=uds" type="application/x-shockwave-flash" allowfullscreen="true"></embed></object><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
ENGELSİZ FİLM FESTİVALİ-3</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<object class="BLOGGER-youtube-video" classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" codebase="http://download.macromedia.com/pub/shockwave/cabs/flash/swflash.cab#version=6,0,40,0" data-thumbnail-src="https://ytimg.googleusercontent.com/vi/4MtY9w_6P1Q/0.jpg" height="266" width="320"><param name="movie" value="https://youtube.googleapis.com/v/4MtY9w_6P1Q&source=uds" /><param name="bgcolor" value="#FFFFFF" /><param name="allowFullScreen" value="true" /><embed width="320" height="266" src="https://youtube.googleapis.com/v/4MtY9w_6P1Q&source=uds" type="application/x-shockwave-flash" allowfullscreen="true"></embed></object><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
ENGELSİZ FİLM FESTİVALİ-4</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<object class="BLOGGER-youtube-video" classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" codebase="http://download.macromedia.com/pub/shockwave/cabs/flash/swflash.cab#version=6,0,40,0" data-thumbnail-src="https://ytimg.googleusercontent.com/vi/ZZmMzuIxo_4/0.jpg" height="266" width="320"><param name="movie" value="https://youtube.googleapis.com/v/ZZmMzuIxo_4&source=uds" /><param name="bgcolor" value="#FFFFFF" /><param name="allowFullScreen" value="true" /><embed width="320" height="266" src="https://youtube.googleapis.com/v/ZZmMzuIxo_4&source=uds" type="application/x-shockwave-flash" allowfullscreen="true"></embed></object><br />
<div>
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-59674229170003864712014-05-22T09:51:00.004-07:002014-05-22T10:01:22.502-07:00HAYATA BAKIŞIMIZI DEĞİŞTİRELİM<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-48hMTAm4ljM/U34q7026qTI/AAAAAAAABdw/lCCBBmeZ8Og/s1600/verimli.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-48hMTAm4ljM/U34q7026qTI/AAAAAAAABdw/lCCBBmeZ8Og/s1600/verimli.jpg" height="200" width="200" /></a></div>
Dünya çekilmez, yaşanılmaz gelebilir bazen hepimize... Kendimize yaşanır kılmak için tüm dünyayı değiştirmek isteriz, şurayı şöyle olsa burası böyle olsa deriz kendi kendimize ama sadece demekle kalırız çünkü dünyayı değiştirmemiz imkansız.<br />
Peki ne yapacağız bu durumda odaya kapanıp dünyanın değişmesini mi bekleyeceğiz yoksa bu duygunun geçmesini mi? Dünya değişmeyeceğine göre duygunun geçmesini bekleyeceğiz bazen günler bazen haftalar süren bu duygu. Oysa ki çok daha basit ve eğlenceli bir yolu var; geçmişe ilk insanlara gidebilir onlarla yaşayabiliriz, bin yıl önceye gidip dudak uçuklatan geleceği yaşayabiliriz, dünyanın en yeşil yerine, uçsuz bucaksız okyanusa, Arabistan'ın en geçilmez çöllerine gidebiliriz. Nasıl mı? Kitapla tanışarak, onu hayatına alarak gideriz.<br />
Hiç dikkat ettiniz mi insanlar kitap okurken uykusu gelir? Neden mi çünkü ruh kendini hemen kendini bu güzel dünyaya bırakmak istiyor bedende bu isteğe yenik düşüyor.<br />
Dünyayı değiştiremeyiz ama dünyamızı, dünyalarımızı istediğimiz gibi değiştirip şekillendirebiliriz...<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
''HADİ KİTAPLA HAYATA BAKIŞIMIZI DEĞİŞTİRELİM''</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-15578514999067525682014-05-19T11:19:00.000-07:002014-05-21T12:56:58.319-07:00VAN KAHVALTISI<div>
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-zg6U9zXnXTI/U3DCWeSvUrI/AAAAAAAABIU/MKigfaXbKUY/s1600/firmadetaysayfasibuyuk.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-zg6U9zXnXTI/U3DCWeSvUrI/AAAAAAAABIU/MKigfaXbKUY/s1600/firmadetaysayfasibuyuk.jpg" height="320" width="320" /></a><b> </b> Güneşin şehri Van. Uzak diyarlardan gelen insanı akraba sıcaklığı ile karşılar sizei. Misafir olarak girdiğiniz evde ev sahibi sizi turist olarak bulunduğunuz bir yerde size yerli olarak hissettiren kaç şehir var?<br />
<b> </b></div>
<div>
Van saklı bir cennet olarak size cennetten sunacak olan sofrayı kahvaltıda sunar. Evet Van denince akla hep “Van Kahvaltısı” gelir . Van’ı ve Van Kahvaltısını ismen herkes bilir ama bu kahvaltı nedir? Bu kahvaltıda neler sunulur bilmez?<br />
1 Haziran 2014’te ‘’Dünyanın en kalabalık kahvaltısı’’ olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeye hazırlanan Van Kahvaltısı dünyaya açılırken bizimde tanımamız gerek. Nedir Van kahvaltısı neler sofrada yer alır?<br />
Türkiye’de özellikle büyükşehirlerde ve Van Merkezde ise hemen hemen caddede bulunan Van Kahvaltı Salonlarda neler sunuluyor bakalım.</div>
<div>
OTLU PEYNİR: Koyun sütünden elde edilmiş peynirin yapım aşamasında, Van yöresine has ve ilkbaharda toplanmış 25 ayrı çeşit yenebilir otun bir araya gelmesi ile oluşur. Bu peynirin yapım aşamasındaki bazı mayalama farklılıkları ile kullanılan otların çeşidinin sınırlandırılmasıyla kuru cacık elde edilir. </div>
<div>
MURTUĞA: Tavada kızdırılan tereyağına kepekli köy unu ilave edilip pembeleşene kadar pişirilir. Bu kızartmaya kararınca yumurta ilave edilip omlet şeklinde servis ediyor<br />
<br />
KAVUT: Kaliteli buğdayın kavrulduktan sonra öğütülmeyle elde edilen kavut ununun ezilerek krema kıvamına getirilmiş tereyağına karıştırılması ve tuz ilave edilmesiyle elde edilir. Kavut ununun murtuğa yaparken kullanılması da mümkündür. <br />
<br />
GENCİRÜK: Kavutla yapılmış murtuğaya verilen bir isimdir. <br />
<br />
KAYMAK: Van’a has gerçek kaymak camuş denilen manda sütünden yapılır. Hakiki kaymak, camuş sütünün lenger denilen tepsiye benzer kaplara dökülüp, ateşe hafifçe tutulup, kaynatıldıktan sonra soğutulmasıyla elde edilir.<br />
<br />
CACIK: Cacık, yağı alınmış ayranın kaynatıldıktan sonra bir torbaya dökülerek süzdürülmesiyle elde edilen tortuya katılan değişik bitkilerin karışımı ile elde edilen.<br />
<br />
Kara Kovan Balı<br />
Van Çatak Balı olarak ta bilinen çiçek balıdır.<br />
<br />
Bunların yanında yumurta, zeytin, reçel ,tahin-pekmez karşımı, tereyağı, Erzincan tulum teyniri, Van gözlemesi...</div>
<div>
Van Kahvaltısı Guinness Rekorlar Kitabı’na girer mi bilinmez ama bu kahvaltıyı yapan herkesin kalbine giriyor.<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-79194239052110085982014-05-18T11:00:00.002-07:002014-05-19T11:19:01.711-07:00BİR KAP SEVGİ<div style="border: 0px; margin-bottom: 10px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-achIYmsUVmQ/U3j1lO4VtLI/AAAAAAAABJI/KpwiWW3srxg/s1600/birkap.gif" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-achIYmsUVmQ/U3j1lO4VtLI/AAAAAAAABJI/KpwiWW3srxg/s1600/birkap.gif" /></a>Sen de kapının önüne onlar için bir kap sevgi bırak!<br />
Her gün sokaktan geçerken, işimize, okulumuza, evimize giderken mağdur durumda olan hayvanların <br />
Bu onlar için bir açlık veya susuzluk savaşı değil; insanlarda hala insanlık duygusunun olup olmadığını gözlemleme hali. Oysaki şu sıcak yaz günlerinde bizler bile bu kadar terliyor ve susuyorken onlara bir şişe suyu fazla görüyor veya umursamıyoruz.<br />
Şu anda yaptığın işi bırak! Ve evinde bulundurduğun herhangi bir kaba su doldurup, evinin önüne veya caddenin bir köşesine bırak. Sonra bekle…sadece bekle. Bıraktığın o küçücük sevgiye gelenleri, kazandığın yeni dostlarını izle. Kimi önce tereddüt edip yaklaşamayacak ancak birkaç kez suyun tadına baktığında güvenilir biri olduğunu anlayacak. Belki bir kuş, belki de bir köpek. Hiç fark etmez! Onlara öyle güzel bir iyilik yapmış olacaksın ki bütün günün huzurla geçecek ve farklı bir şey yaptığın için mutlu olacaksın.<br />
Yeni dostlarının veya evin önüne bıraktığın kapların fotoğraflarını çek ve ardından Birkapsevgi.com’a yolla! Böylece mutluluğunu bir kez daha arttıracaksın. Neden mi? Mutluluk paylaştıkça güzelleşir de o yüzden. Senin her gönderdiğin fotoğraf sana birkapsevgi.com’da küçük hediyeler olarak geri dönecek. Bazen rozetler kazanacaksın bazen de kupalar alacaksın. Bütün bunlar sadece senin elinde. Ayrıca senin paylaştıklarını gören her arkadaşın da evinin önüne bir kap sevgi bırakmak isteyecek. Böylece bir zincirin başlamasına ve devam etmesini sağlayacaksın.<br />
Onlarcasını belki de yüzlercesini görüyoruz. Caddelerde, bir kuytu köşede, su birikintilerinin bulunduğu, gölgenin olduğu yerlerde onları o halde gördüğümüz halde hiçbir şeyi umursamıyor ve yaşantımıza devam ediyoruz.</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1829603661133272395.post-1415517344357375572014-05-18T06:21:00.005-07:002014-05-18T06:21:53.052-07:00SAĞLIKLI AİLE-SAĞLIKLI YARINLARGünümüzde her canlı içinde yaşadığımız çevrede doğmakta, büyüyüp gelişmekte ve belirli bir süre sonra da <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
yaşamını yitirmektedir. Tabi insanların yaşamlarını kaybetmesinde çeşitli nedenler söz konusudur. Bunlar hastalık, trafik kazası, doğal afetler ve diğer faktörler.<br /><br />Dikkat edilecek olursa ölüm nedenleri arasında en başta hastalık gelmektedir. Tabi ki insanlar yaşlılıkla birlikte ortaya çıkacak hastalıklarla mücadele etmek zorunda kalıyor fakat burada asıl problem insanların <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-i9xBOlgW-UU/U3izlmT1MFI/AAAAAAAABI8/fFFY-b19xKU/s1600/Saglikli-Aile.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-i9xBOlgW-UU/U3izlmT1MFI/AAAAAAAABI8/fFFY-b19xKU/s1600/Saglikli-Aile.jpg" height="213" width="320" /></a></div>
yaşamları boyunca sağlıklarını önemsemeyip düzensiz beslenmeleri ve bunu gelecek kuşaklara da taşımalarıdır.<br /><br />İnsanlar çok küçük yaşlardan itibaren düzensiz beslenmeye başlıyorlar ve yeteri kadar da spor yapmadıkları için sağlıksız nesillerin temelleri atılıyor. Burada gelecek kuşaklar için sağlıklı bireyler yetiştirmede anne ve babalara önemli görevler düşmektedir. Dolayısıyla anne ve babalar burada kilit hedef kitle konumundadır.<br /><br />Öncelikle anne ve babalarda bu konuda bir farkındalık bilinç oluşturulması gerekmektedir. Daha önce ailelerde bu konuda bir bilinç oluşturmak için sağlık projeleri yapıldı. Fakat çevremde yapmış olduğum gözlemlerde örneğin bir alışveriş merkezine gittiğimde insanların çocuklarıyla beraber sağlıksız yiyecekler tükettiklerini görmekteyim. Buradan hareketle ailelerde bu konuda güçlü bir bilinç oluşturulmuş değil. Dolayısıyla toplumun tüm kesimine ulaşacak ve medyada gündem oluşturacak geniş kapsamlı bir sağlık projesinin hayata geçirilmesi gerekmektedir.<br /><br />Ben de bu sorunun üstüne gidip ne gibi çözüm önerileri geliştirilmeli, ailelerde nasıl güçlü bir sağlık bilinci oluşturulur, hangi kurumlar bu projenin önemli bir paydaşı olur bunlara değineceğim.<br /><br /><b>Neler Yapılabilir</b><br /><br />1. Öncelikle burada kilit hedef kitle aileler olduğu için doğru iletişim kanaları ile mesajlar onlara iletilmeli. Televizyon izlemeye seven bir toplum olduğumuz için öncelikle projenin görsel medyada yer alması sağlanmalıdır. Dolayısıyla bu projede televizyon ve alternatif iletişim kanalı olarak sosyal medya web kullanılmalıdır. Burada zaten önemli olan yeteri kadar sağlık bilinci kazanmamış ailelere ulaşmaktır.<br /><br />2. Toplumun önde gelen aydınları ya da sanatçıları görsel medyada bu projeye destek olmalıdır. Onlar bu projenin medyadaki vitrini ya da başka bir deyişle aynası olmalıdır.<br /><br />3. Çocuklara ulaşmak için Mili Eğitim Bakanlığına önemli görevler düşmektedir. Okullarda düzenli beslenmenin önemi üzerine dersler verilmeli. Sınıf içinde de bu konuda öğretmenlere önemli bir rol düşmektedir. Onlar bu konuda öğrencilerini teşvik etmeli ve onlarda bu bilincin oluşmasını sağlamalıdır.<br /><br />4. Çocuklara ulaşmak için bu konuda bir tiyatro oyunu ya da okullarda seminerler verilmeli ve bunların görsel medyada yer alması sağlanmalıdır.<br /><br />5. Alışveriş merkezlerinde ailelerin çocuklarıyla beraber sağlıklı yiyecekler tüketmeleri sağlanmalı. Örneğin yöresel yemekler gibi…Burada sivil toplum kuruluşlarına önemli bir rol düşmektedir. İnsanların çocuklarıyla beraber sağlıksız beslenmelerine yol açan yiyeceklerden uzak durmaları sağlanmalı.<br /><br />6. Halk tarafından tanınan ve güvenilen doktorların görsel medyada bu proje kapsamında yer almaları sağlanmalı.Unknownnoreply@blogger.com0